Bu aşk Taani, Rabbime yemin olsun ki Gerçek aşk. | Open Subtitles | إنه الحب ، تاني بارتنر أقسم بالله إنه حب حقيقي |
Bu aşk Taani, Rabbime yemin olsun ki Gerçek aşk. | Open Subtitles | إنه الحب ، تاني بارتنر أقسم بالله انه حب حقيقي |
Büyüyü bozmak için Gerçek aşk öpücüğü gerekiyormuş. | Open Subtitles | يبدو أن الأمر احتاج لقبلة من حب حقيقي لتحطم التعويذة |
En azından gerçek aşkı bulmuş ve mutlu biri olarak ölürüm. | Open Subtitles | على الأقل سأموت سعيداً و أنا أعلم أني وجدت حب حقيقي |
Zelda pek çok mutsuzluklar yaşadı, umarım bu kez gerçek aşka sıra gelmiştir. | Open Subtitles | زيلدا مرت بالكثير. وآمل هذه المرة ان يكون هذا حب حقيقي. |
Gerçek bir Tanrı, Gerçek sevgi ister. | Open Subtitles | الاله الحقيقي يحتاج إلى حب حقيقي |
Haç bize gerçek aşkın cefasız, hayatın acısız olmadığını hatırlatır. | Open Subtitles | الصليب يُذكرنـا بأنه ليس هناك حب حقيقي دون معاناة، وأن هبة الحياة لـا تـأتي دون ألـم. |
Ve eğer öyle olsa bile tüm zamanların en büyük Gerçek aşk hikayesi olsa bile. | Open Subtitles | وحتى إذا كانت حقيقية حتى و إن كانت القصة الوحيدة لأعظم حب حقيقي على الإطلاق |
Öylesini duymamıştım. "İşte Gerçek aşk bu," demiştim kendi kendime. | Open Subtitles | لم أسمع قط صوت مثله قلت لنفسي إن ذلك حب حقيقي |
Bir kaç ay. Ve Gerçek aşk, değil mi, benim küçük seks maymunum? | Open Subtitles | منذ اشهر قليلة وهو حب حقيقي, اليس كذلك |
Eğer antene takılırsa, Gerçek aşk olduğuna inanılırdı. | Open Subtitles | وكنّ يعتقدنَ أنه إن علقت فهذا حب حقيقي |
Bak, acı olasılığının olmadığı yerde mutluluk ya da Gerçek aşk yoktur dedin. | Open Subtitles | إسمع، أنت قلت أنّه بدون إحتماليّة الألم... فلا يمكن أن يكون هناك سعادة، ولا حب حقيقي |
Peki... Gerçek aşk vardır ama yeterlisi yoktur. | Open Subtitles | حسنا ... هناك حب حقيقي, ومن ثم هناك كل شيء آخر. |
Tibet Teriyerlerine olan Gerçek aşk budur. | Open Subtitles | هذا حب حقيقي في عالم كلاب ال"تيبيتان تيرير". |
Reesa, eğer gerçekten bu şehirde gerçek aşkı bulmak konusunda ciddiysen sana zor aşktan bahsetmem gerek. | Open Subtitles | ليزا إن كنتي جادة بشأن رغبتك في إيجاد حب حقيقي ويدوم فعلي أن أعالجك بالحب القاضي الآن |
Ayrıca herkesin yalnız bir gerçek aşkı olduğunu sanıyor ve buna inanıyordum. | Open Subtitles | وكنت أظن وأؤمن فعلاً أن... أن للجميع حب حقيقي واحد و... |
Seks ticaretinde gerçek aşka yer yok. | Open Subtitles | ليس هناك حب حقيقي في العمل بالجنس. |
Bu Gerçek sevgi. | Open Subtitles | هذا حب حقيقي |
Haç bize gerçek aşkın cefasız olmadığını hatırlatır. | Open Subtitles | الصليب يُذكرنـا بأنه ليس هناك حب حقيقي دون معاناة، |
Korkunç ejderhanın gözetiminde en yüksek kulenin, en yüksek odasında, ...gerçek aşkını ve gerçek aşkının ilk öpücüğünü bekliyormuş." | Open Subtitles | فبقيت في حراسة التنين في أعلى غرفة من أطول برج تنتظر الحب الحقيقي وأول قبلة حب حقيقي |
Bazen, eğer arada gerçek bir aşk varsa ve kişi yaptığı hatanın farkındaysa, bağışlanma olasılığı da vardır. | Open Subtitles | أحيانا عندما يكون هناك حب حقيقي, واعتراف صادق بالذنب. قد يكون هناك غفران أيضاً |