O senin değil! Benim bile değil! Artık bende değil. | Open Subtitles | إنه ليس مِلككَ، إنه حتى ليس ملكي، فلم يعد بحوزتي |
- Silahlı bile değil, zararsız. - O şey bir katil ve ben onu gördüm. | Open Subtitles | إنه حتى ليس مسلحاً ، إنه غير مؤذي إنه قاتل ، و أنا قد رأيته |
Kuklam canınızı yakamaz. Canlı bile değil. Ölü o! | Open Subtitles | الدمية لا تستطيع إيذاؤكم ، إنه حتى ليس حيّ ، إنه ميّت |
İnsanların hayatı ve şöhreti tehlikede. Senin elinde bir haber bile yok. | Open Subtitles | حياة الناس و سمعتهم على المحك و انت حتى ليس لديك قصة |
Erkek sokmuyor, ağzında bunu yapacak organ bile yok. | TED | ذكور البعوض لا تلدغُ فهم حتى ليس لديهم أجزاء الفم للدغ. |
..Yaeko kimono aldı, üstelik mezuniyeti bile değildi. | Open Subtitles | يايكو حصلت على ثوب كيمونو و انه حتى ليس تخرجها |
O benim babam bile değil ama beni senden fazla destekliyor. | Open Subtitles | هل ترى, إنه حتى ليس والدي ولكنه يدعمني اكثر منك |
Efendim, bu tüm kurallara aykırı. Bu adam ordu mensubu bile değil. | Open Subtitles | سيدى هذا خارج تماما عن العرف انه حتى ليس فى الجيش |
Sana kızgın bile değil. Seni affetmeye hazır. | Open Subtitles | إنه حتى ليس غاضباً منك إنه مستعد أن يصفح عنك ِ |
Ben de gelebileceğime söz verdim. İyi bir yer bile değil. Yani... | Open Subtitles | انه حتى ليس بمقعد جيد سيتوجب على الجلوس فى صندوق |
Yani filmdeki başrol bile değil. | Open Subtitles | اذن هو حتى ليس نجم الشيء الذي عرفتيه منه؟ |
O, benim adımın İtalyan versiyonu bile değil. | Open Subtitles | هذا حتى ليس نسخة إيطالية من اسمي. مهما يكن. |
Her neyse, bu parçayı gerçekten seviyorum ve popüler şarkılarından bile değil ama bence çok güzel bir parça. | Open Subtitles | على كل حال، فهذا التسجيل، أنا فعلاً أعشقه.. مع أنه حتى ليس من الأغنيات الشائعة.. لكنني أعتقد أنه جميل حقاً. |
Nerede oturduğunu bilmiyorum! Amerikalı bile değil! | Open Subtitles | لا أعرف اين يسكن أنه حتى ليس أمريكيا |
- Onunla çıktığıma inanamıyorum. Tipim bile değil. | Open Subtitles | خرجت معه هو حتى ليس من النوع الذي احب |
Futbolcu bile değil. Ne aptalca. | Open Subtitles | إنه حتى ليس لاعب كرة قدم هذا غباء |
O teknik olarak bir insan bile değil. | Open Subtitles | انها ليست انسانة حتى ليس بالكامل |
Yarın eve gidiyorum ve onda benim telefonum bile yok. | Open Subtitles | سأذهب للوطن غدا وهو حتى ليس لديه رقم هاتفي |
Larry, benim teyzem bile yok. | Open Subtitles | لماذا قلت لها هذا ؟ لاري , أنا حتى ليس لدي عمة |
Barstowlu Marcie. Kafiyesi bile yok bunun. | Open Subtitles | شكراً من بارستو ذلك حتى ليس شعر أو أى شيء |
Bir keşif eriydi. Hatta keşif eri bile değildi. | Open Subtitles | لقد كان مستكشفاً واحداً بل حتى ليس مُستكشفاً |
Ze'ev mi? Yapma, ajan bile denmez ona. | Open Subtitles | (زيف), انه حتى ليس جّاسوسً جيداً |