| "Karım beni anlamıyor. Sen başıma gelen en güzel şeysin." | Open Subtitles | "زوجتي لا تفهمني، أنت أفضل ما حدث لي على الإطلاق" |
| Boşanmak şimdiye kadar başıma gelen en güzel şeydi. | Open Subtitles | الطلاق كان أفضل شئٍ قد حدث لي على الإطلاق |
| kalp krizin, bugüne dek başıma gelen en güzel şeydi. | Open Subtitles | يمكن أن يكون أفضل شيء حدث لي على الإطلاق |
| O şimdiye kadar başıma gelen en iyi şey. | Open Subtitles | هي أفضل شيء حدث لي على الإطلاق |
| Ama şu var ki başıma gelen en iyi şeydi. | Open Subtitles | ولكن أتعلم ماذا؟ لقد كان أفضل شيء حدث لي على الإطلاق. |
| Seninle tanışmak başıma gelen en iyi şeydi. | Open Subtitles | التعرف عليك كان أفضل ما قد حدث لي على الإطلاق |
| Seninle tanışmak başıma gelen en iyi şeydi. | Open Subtitles | كان التعرف عليك أفضل ما قد حدث لي على الإطلاق |
| Her neyse, hepinizi bu gece buraya getirmemin sebebi o hapishanenin başıma gelen en iyi şey olduğunu söylemekti. | Open Subtitles | على أية حال، سبب دعوتي لكم جميعـًا إلى هنا اللّيلة لأخبركم بأنّ السجن كان أفضل شيء حدث لي على الإطلاق |
| Sen hayatımda başıma gelen en iyi şeysin. | Open Subtitles | أنتِ أفضل ما حدث لي على الإطلاق. |
| başıma gelen en iyi şey seni unutmakmış! | Open Subtitles | نسيانك هو أفضل شيء حدث لي على الإطلاق |
| Çünkü hayatta başıma gelen en iyi şey sensin. | Open Subtitles | لأنك أفضل شيء حدث لي على الإطلاق |