her şeyi bırakıp gitsek ne olur, pek çok kişinin yaptığı gibi, sıvışıp eyalet sınırını geçsek ve evlensek? | Open Subtitles | ماذا سيحدث لو أننا رمينا كل الأعمال نرحل عبر حدود الولاية نتحسن ونتزوج مثل معظم الناس؟ |
eyalet sınırını geçene kadar ay ışığında gidiyoruz. | Open Subtitles | سنقود تحت ضوء القمر حتى نعبر حدود الولاية. |
eyalet sınırlarını aşana dek koltuk hakkında şikayet etmeyi bırakmanız lazım. | Open Subtitles | ما أن تعبر حدود الولاية تكف عن الشكوى بخصوص المقعد الأمامي |
Arkadaş olmak istediği için bir adam bir kızı 500 mil öteye eyelet sınırına kadar arabayla getirmez. | Open Subtitles | لا يوصل الرجل فتاة مسافة 500 ميل عبر حدود الولاية لأنه يريد أن يصادقها فقط |
3 ay daha bakım göremem... eyalet sınırına az kaldı ne olacak? | Open Subtitles | لمجرد أن تأخذينى فى جولة على حدود الولاية |
Resmi suçlama zorla tecavüz ve reşit olmayan birini eyalet sınırları dışına götürmek. Ama hiçbir şey olmamıştı. | Open Subtitles | ، التهمة الرسمية هي الاغتصاب ونقل قاصر عبر حدود الولاية |
Fazla paramız yoktu... biz de eyalet sınırındaki... garip bir kiliseye gittik. | Open Subtitles | لم يكن معنا الكثير من المال، لذا ذهبنا إلى معبد صغير جميل، عند حدود الولاية. |
Unutma ki şu anda sen, bir katil ile eyalet sınırlarından çıkıyorsun. | Open Subtitles | أعني أنه ها أنتِ تعبرين حدود الولاية مع قاتل معتمد من الدرجة الأولى |
Sen eyalet sınırını geçemeden babası polisleri üzerine sürecektir. | Open Subtitles | سيبلغ والدها العجوز السلطات عنكما قبل وصولكما حدود الولاية |
Kim öldürdüyse eyalet sınırını geçip gömecek kadar zekiymiş. | Open Subtitles | ايا كان من قتله فقد كان ذكيا بما يكفي ليدفنه عند حدود الولاية |
Polisin eyalet sınırını geçmeyeceğini biliyor. | Open Subtitles | إنه يعلم أن الشرطة ستتوقف عن البحث عند حدود الولاية |
Ne zaman eyalet sınırını geçsek bir dilek tutardım ve babam da kornaya basmama izin verirdi. | Open Subtitles | وعندما نعبر حدود الولاية كنت أتمني أمنية وكان يتركني اطلق نفير السيارة |
Şu anda eyalet sınırlarını geçtiğini biliyoruz, bu ülke çapında bir arama. | Open Subtitles | حسنا, الآن بما انه عبر حدود الولاية, فالبحث في كل البلاد انه لا يريد ان يلقى القبض عليه لذا فغالبا |
Çünkü artık bu dava eyalet sınırlarını aştı ve yasal olarak FBI'n olayı haline geldi demek oluyor. | Open Subtitles | لأن هذا يعني بان هذا المحتال قد عبر حدود الولاية و أصبحت قضية شرعية للمكتب الفيدرالي |
Reşit olmayan bir öğrenci ile birlikte kampüsten ayrılmışsınız ve eyalet sınırlarını aşmışsınız. Bir kütüphaneye gittik. | Open Subtitles | غادرت الحرم المدرسي مع طالبة قاصر وذهبت بها عبر حدود الولاية |
Arkadaş olmak istediği için bir adam bir kızı 500 mil öteye eyelet sınırına kadar arabayla getirmez. | Open Subtitles | لا يوصل الرجل فتاة مسافة 500 ميل عبر حدود الولاية لأنه يريد أن يصادقها فقط |
Tahoe Gölü'nün doğusunda, eyalet sınırına yakın güzel bir kasaba. | Open Subtitles | بلدة لطيفة تقع غرب بحيرة تاهو قرب حدود الولاية |
Suçların arasında yıllar ve eyalet sınırları var. | Open Subtitles | الجرائم في سنة بغض النظر عن حدود الولاية |
eyalet sınırındaki I-64 ve I-65'de... ve şehir merkezindeki 30 km'lik kısımda.. | Open Subtitles | لدينا حواجز عند حدود الولاية على الطريقين الدوليين 64 و 65 |
Kızı eyalet sınırlarından kolayca geçirebilmemiz mümkün olmayacaktır. | Open Subtitles | لن نتمكن من نقلها عبر حدود الولاية بسهولة |
Onun gözünde sınırı geçmeyi başarmış banka soyguncusuyum. | Open Subtitles | إنها تراني لص المصرف الذي وصل إلى حدود الولاية |
Eve dönerken bira almak için eyaletler arası yolda mola vermiştim. | Open Subtitles | توقفت بجانب حدود الولاية لكي أشتري بعض الجعة في طريقي إلى المنزل. |
Bu yerel bir cinayet ve otoriteniz eyalet sınırında bitiyor. | Open Subtitles | هذه جريمة قتل محلية و سلطتك تنتهي عند حدود الولاية |
Kanada sınırından beş mil güneyde, eyalet sınırından 12 mil batıda. | Open Subtitles | إنها على بعد خمسة أميال جنوب الحدود الكندية، إثنى عشرة ميلاً غرب حدود الولاية |
Şu an eyalet çizgisinin üstündesin. | Open Subtitles | الآن، أنت تقفى على حدود الولاية |