Birçoğumuz kadınların haklarından mahrum edildiğini söylüyor, ancak gerçek şu ki evet, çoğu zaman kadınlar kendi kendilerini bu haklardan mahrum ediyorlar. | TED | ربما يقول أكثرنا أن النساء يُمنعن حقوقهن، لكن الحقيقة تقول أنه لطالما حرمت النساء أنفسهن هذه الحقوق. |
Fakat Orta Doğu insanları sivil eğitim olarak bildiğimiz şeyden mahrum bırakıldılar. | TED | لكن الشعوب في الشرق الأوسط قد حرمت من أي شكل من أشكال ما نسميه نحن التربية المدنية. |
Herhangi bir haktan, maldan mahrum bırakıldığını hissettiğinde, itiraz etti, protesto etti ve hakkını aradı. | TED | لقد رفضت واعترضت ونادت بأعلى صوتها عندما أحست أنها حرمت حق الحصول على أرض لها وأشياء من هذا القبيل. |
- Gemini enerjiden mahrum bıraktım ve silahlarımı sana çevirince de seni hayatından mahrum edeceğim. | Open Subtitles | لقد حرمت مركبتك من الطاقة و عندما أتأرجح حولك، فأنا أعني أن أحرمك من الحياة |
Çünkü sonsuza dek mahrum kaldığım basit zevkleri hatırlamamın bana ne kadar acı verdiğini biliyordu. | Open Subtitles | لأنها تعلم كيف يجرح أن تتذكر الأشياء الكثيرة المبهجة و التي حرمت منها إلى الأبد |
Daha doğrusu pencereden çocuk alıyor. Başka nelerden mahrum kalmış? | Open Subtitles | أو النافذة الجانبية بحالتها مم حرمت أيضاً؟ |
Ama onları birazcık daha zamandan mahrum etmek bir utanç gibi gözüküyor. Bizi aramadıklarını söylediğini sanıyordum | Open Subtitles | ولكني أحس بالندم لاني حرمت من بعض الاوقات الجميله اعتقدت أنك قلت بأنهم لن يلاحقوننا |
Bu şeyin var olması yetmiyormuş gibi herkesi pastadan mahrum etmiş oldun. | Open Subtitles | ولكن ليس فقط أن هذا الشيء موجود ولكن أنت الآن حرمت الجميع من الكعكة |
Bana ablalık yaparken mahrum kaldığın her şeyi yapmanı istiyorum. | Open Subtitles | أريدك أن تفعلي كل الأشياء التي حرمت منها بسبب كوني شقيقتك |
2008'de ABD'deki ve dünyadaki öğrenciler arasındaki o aynı farklar ekonomimizi 2,3 trilyon dolar ekonomik kazançtan mahrum bırakmış olabilir. | TED | نفس هذه الثغرات في عام 2008، بين طلبتا هنا في الولايات الأمريكية، وهؤلاء في أرجاء العالم، ربما قد حرمت اقتصادنا لما أقصاه 2.3 تريليون دولار من الناتج الاقتصادي. |
Sömürgecilik, ırkçılık ve cinsiyet eşitsizliği gibi kuvvetler birçok kişiyi uzayın faydalarından mahrum bıraktı ve bizim uzayın nadir kişiler, zenginler ya da seçkinler için olduğuna inanmamıza neden oldu. | TED | قوى مثل الاستعمار والعنصرية وعدم المساواة بين الجنسين حرمت بالفعل الكثير من الناس من الاستفادة من الفضاء ورسخت الاعتقاد بأن الفضاء حكر على الأغنياء أو النخبة أو قلة معينة. |
Babamı iyi bir eğitim seçeneğinden mahrum ettiniz. | Open Subtitles | لقد حرمت والدي من أن يتعلم تعليما جيدا |
Ama besinden mahrum bırakılınca bu böcekler bir çeşit değişim... | Open Subtitles | لكن عندما حرمت من الغذاء تحوّلت تلك الحشرات... |
Beni özgürlüğümden, dünyayı da benden mahrum bıraktın ben iyileşene kadar yerime geçeceksin. | Open Subtitles | لقد حرمتني من حريتي , و حرمت العالم مني ... إذاً حتى أصبح حرة عليك أن تكون أنا |
İlgiden mahrum kaldığı için soyunacak. | Open Subtitles | ستصبح متعرية الانتباه لأنها حرمت منه |
İlgiden mahrum kaldığı için soyunacak. | Open Subtitles | ستصبح متعرية الانتباه لأنها حرمت منه |
Evet, ama Roslin'ın hayatını kurtararak lider olarak hak ettiğin yerden kendini mahrum ettin. | Open Subtitles | نعم , ولكن بإنقاذك لـ(روزلين) فقد حرمت نفسك من مكانك الشرعى للقيادة |
Neden dünyayı yeteneğinden mahrum bırakıyorsun? | Open Subtitles | لم حرمت الناس من موهبتك؟ |
Gotham Şehri'ndeki Yılın Adamı Ödülü'nden mahrum edildiğim için ilk olarak onların belediye binasından başlayacağım. | Open Subtitles | بما أنني حرمت من جائزة "رجل هذا العام"... لمدينة (غوثام) لذا سنبدأ خططتنا... من مبنى البلدية. |
Jason'ı mahrum bırakmış. | Open Subtitles | حيث حرمت (جيسون) منها |