özgürlük için savaşıyorsun, Sana sonuçsuz ve sorumluluksuz bir sözgürlük sunuyorum. | Open Subtitles | إنّك تقاتل للحريّة، وأنا أعرض عليك حريّة بلا عاقبة ولا مسؤوليّة. |
Birilerine sınırsız bir özgürlük ve muhteşem bir şeye sınırsız erişim sağlamak. | Open Subtitles | أن تعطي شخصاً حريّة غير مقيّدة و صولاً غير محدود للقيام بـ عمل بديع |
Ama evrim yasasına karşı savaşı, düşünce özgürlüğü savunmanın ve ülkesine hizmetin önemli bir yolu olarak görüyordu. | Open Subtitles | بيد أنّه رأى من المعركة ضدّ قانون التطوّر طريقاً مُهمّاً للدّفاع عن حريّة الثقافة وخدمة بلده. |
Ya da siz bilgi isteme özgürlüğü taleplerini dosyaladığını mı fark ettiniz de ofisi izlemeye başladınız. | Open Subtitles | ، أم رأيتم أنّه قدم طلباً بناءً على حريّة المعلومات . لذلك بدأتم تتنصتون على مكتبه |
Bize daha iyi daha dürüst, daha özgür bir köy verebilecek biri. | Open Subtitles | نعم، إنّه شخص يمكنه أن يمنحنا قرية أفضل، قرية أخلاقيّة، حريّة داخل السجن |
Adil bir şefim. Doktorlarım özgürce konuşabilirler. | Open Subtitles | لكنّي رئيسة منصفة و أطبّائي بإمكانهم التحدّث بكل حريّة |
İnternet özgürlüğüne karşı artan bir diğer tehdit de aşırı düzenlemelerdir. | TED | هناك خطرٌ آخر يهددّ حريّة الإنترنت، ألا وهو المبالغة في الضوابط. |
Tüm vatandaşlara eşitlik, ifade özgürlüğü özgürlük, eşitlik, kardeşlik bunlar, Rusya'da örnek alabileceğimiz fikirler! | Open Subtitles | المساوة بين كل المواطنين، حريّة الحديث، الحرية، المساوة، الأخويّة، هذه أفكارٌ يمكننا أن نتعلّم منها في روسيا. |
Eğer kuzeninin özgürlük hareketini gerçekleştirmemizi sağlayacak olan çiftliğe ve gereçlere sahipse. | Open Subtitles | إن كان ابن عمك لا يزال يملك ذلك الإسطبل... وكير الحدادة لنحرر أقدامنا... ونستعيد حريّة التحرك... |
Bir hayatı yok eden özgürlük, özgürlük değildir. | Open Subtitles | الحرية التي تقضي على الحياة ليست حريّة |
Yani özgürlük yerine özel derseniz. | Open Subtitles | نعم إن وضعت كلمة "خاص" بدلاً من كلمة "حريّة" |
Hiçbir sonuç ve sorumluluk olmadan özgürlük sunmuştun. | Open Subtitles | عرضتِ حريّة بلا عاقبة ولا مسؤوليّة. |
- Bu topraklarda özgürlük için... kavga ederken ne kadar da onurluydun. | Open Subtitles | -كم كُنتي فخورة للمحاربة ... من أجل حريّة هذه الأرض |
Ayrıca bu ülkede ifade özgürlüğü diye bir şey var. | Open Subtitles | ولدينا حريّة التعبير في هذه الدولة. |
- Yardımsever bir Tanrı'ya inanıyorum ama erkeklere özgür irade vermek... | Open Subtitles | أؤمن بالربّ الخيّر ..ولكنه يعطي الرجال حريّة الإرادة |
Sizi yargılamam. Gitmekte özgürsünüz. Hala özgür insanlarsınız. | Open Subtitles | فلن ألومكم، لكم حريّة الرحيل، فإنّكم ما تزالون رجالًا أحرار. |
özgür dolaşmana izin veriyoruz, çünkü sana güveniyorum. | Open Subtitles | لأننا سمحنا لكِ أن تتنقلين بكلّ حريّة ولأني أثقُ بكِ، |
Adil bir şefim. Doktorlarım özgürce konuşabilirler. | Open Subtitles | لكنّي رئيسة منصفة و أطبّائي بإمكانهم التحدّث بكل حريّة |
Geleneksel performansların aksine Mahşerin Dört Atlısı sizi, onları kameraya almaya arkadaşlarınızı aramaya videoları internete koyarak, yayın yapmaya ve özgürce şov hakkında tweet atmaya teşvik ediyor. | Open Subtitles | على عكس العروض التقليدية، الفرسان الأربعة يحثّونكم على تسجيل العرض ومهاتفة أصدقائكم ورفع العرض على الإنترنت ومشاهدته مباشرة ومناقشة العرض بكلّ حريّة |
Din özgürlüğüne bak. Anayasanın birinci maddesi. | Open Subtitles | واو, هذه حريّة الاعتقاد إنها, مثل, القانون الاول. |
Ben Lucinde'nin özgürlüğüne saygı duyuyorum, o da benimkine. | Open Subtitles | أنا أحترم حريّة "لوسيند", وهي تحترم حرّيتي. |