"Manitam" tuvalette olduğu için Şanslısın. | Open Subtitles | من حسن حظّك أن حبيبتي ذهبت إلى دورة المياه حتى لا ترى ما أفعل بك |
Sana kendi işine bakmanı tavsiye ederim. Hâlâ hayatta olduğun için Şanslısın. | Open Subtitles | وأنصحك بتحسين أخلاقك، من حسن حظّك أنّك ما زلت حيّة. |
Şanslısın ki, derdine deva bende. | Open Subtitles | من حسن حظّك أنّ لديّ العلاج الملائم |
Şansınız var Bay Kwon çünkü o da sizinle görüşmek istiyor. | Open Subtitles | حسناً، هذا من حسن حظّك يا سيّد (كوان). لأنّه يريد التحدّث إليك أيضاً |
Şanslısın, çünkü ben lanet olası bir makine değilim. | Open Subtitles | وهذا من حسن حظّك لأنني لست بآلة لعينة |
Şanslısın ki bende bir çift var. | Open Subtitles | من حسن حظّك أنّ لدي واحدة أخرى معي |
Mikrop kapmadığı için Şanslısın. | Open Subtitles | من حسن حظّك أنها لم تكن ملوّثة |
Şansını zorluyorsun. Geiger'ı vurmadığım için Şanslısın. | Open Subtitles | أنت تخاطر يا سيّد، من حسن حظّك أنّي لستُ من قتل (غايغر). |
Sen şimdi gittiğim için Şanslısın! | Open Subtitles | من حسن حظّك لأنني سأغادر الآن |
Şanslısın acelem var. | Open Subtitles | من حسن حظّك أنّي مستعجل |
Şanslısın ki Batista monitörleri izlemiyordu. Ne düşünüyordun ki? | Open Subtitles | من حسن حظّك أنّ (باتيستا) لم يكن يشاهد الشاشات، فيمَ كنتِ تفكّرين؟ |
- Çok Şanslısın, motorlu çocuklar silah sesini duyunca polisi aramış. | Open Subtitles | حسناً، من حسن حظّك أنه كان هناك دراجة أطفال تُدعى 911 عندما سمعوا اطلاق النيران، صحيح؟ ! |
Sana Danube demedikleri için Şanslısın. | Open Subtitles | من حسن حظّك أنهم لم يسمّوك الدانوب - ! |