Yani, Bunun gerçekleşmesini beklerken teselli için kurgunun olduğunu hatırlayalım. | TED | إذن و في انتظار حصول ذلك دعونا نتذكّر أنّ لدينا في الخيال عزاءً. |
Bunun gerçekleşmesi için, en iyi bildiğim iki şeyi kullandım: | Open Subtitles | للتاكد من حصول ذلك استخدمت شيئان اعرفهمها جيدا |
Bunun imkansız olması için çok uğraştım. | Open Subtitles | عملتُ بكد، لكي أتأكد من عدم إمكانية حصول ذلك |
Bunun gerçekleşme oranını 250.000/1 olarak tahmin ediyorum. | Open Subtitles | أقدّر فرصة حصول ذلك بحوالي 1 من 250 ألفا |
Yani biraz sıkı çalışmayla Bunun herhangi birinize olmaması için hiçbir sebep göremiyorum. | Open Subtitles | ببعض العمل الجاد لا أرى مانعا من حصول ذلك لأي منكن |
Anneniz de geri döndü. Bunun ne kadar nadir olduğunu biliyor musunuz? | Open Subtitles | و أمّك عادت إلى الحياة ، أيضاً هل تعلمان مدى نُدرة حصول ذلك ؟ |
Bunun olacağı belliydi. Ona olmaz diyorsun. | Open Subtitles | كان يجب حصول ذلك منذ وقت طويل بأن تقول له لا |
...ve ben Bunun şeyle ilgili olduğunu düşünüyorum.....zamanı. | Open Subtitles | وأنا كمراسل أعتقد أن حان وقت حصول ذلك |
Bunun olması için birinin öne çıkması gerek. | Open Subtitles | من أجل حصول ذلك يجب أن يتحدّث شخص ما |
Bunun olabileceğini bile bilmiyordum. | Open Subtitles | لم أكن أعلم بأنه يمكن حصول ذلك |
Çünkü her ikimiz de Bunun avantajlarını biliyoruz. | Open Subtitles | لأن كلانا يعلم ماهي احتمالات حصول ذلك. |
Ve Bunun öyle olmasını sağlayacaksın. | Open Subtitles | يجب أنْ تحرص على عدم حصول ذلك. |
Giyinip beş dakika içinde aşağıya inmezse Bunun hesabını sorarım! | Open Subtitles | يجب ان تنهض و تتجز و تنزل للأسفل خلال 4 دقائق! أو سيتحتم على عدم حصول ذلك عواقب صارمة. |
10'da bir olasılık var Bunun için. | Open Subtitles | إفتراضية حصول ذلك هي 1 على 10 فقط |
Görünen o ki Bunun olmasını engelleyen tek şey sensin. | Open Subtitles | يبدو أنّ الشيء الوحيد الذي يحول دون حصول ذلك... هو أنت. |
- Biliyorum, Bunun olacağını anlamalıydım. | Open Subtitles | -لا يمكنها أن تقتل شرطياً ببساطة -أعلم، كان علي توقع حصول ذلك |
Bunun çoktan olmadığına şaşıyorum. | Open Subtitles | أنا متفاجئ من عدم حصول ذلك بعد |
Pekâlâ. Bunun yaşanmaması için bir planım var. | Open Subtitles | صحيح، لذا لدي خطة قد تمنع حصول ذلك. |
Jackson Bunun olabileceğini biliyordu. Ne olursa olsun yapmamızı söyledi. | Open Subtitles | توقع (جاكسون) حصول ذلك طلب منا التنفيذ بكل الأحوال |
Bunun olmasını istemeyiz tabii. | Open Subtitles | حسنا، لا يجب حصول ذلك |