Böyle bir adamla çalışmaktansa cezaevinde şansımı denerim. | Open Subtitles | اذا كان هذا ما تعطيني اياه فسوف اعتمد على حظوظي |
SVR'ın kızımı kullanmasına izin vermeden önce şansımı Amerikan Hükûmeti'yle denerim dedim. | Open Subtitles | قلت بأنني سأجرب حظوظي مع الحكومة الأمريكية قبل أن أسمح للروس بإستغلال ابنتي |
Her neyse, sesimi kesmem lazım, çünkü ileriki zamanlar için çok büyük plânlarım var ve yemeğini eleştirmeye devam edersem şansımı kaybedebilirmişim gibi geliyor. | Open Subtitles | يستحسن أن أطبق فاهي، لأنني أخطط... لمناورتي لاحقاً، قد أفسد حظوظي إذا واصلت في انتقاد طعامك |
Tüm hayatım boyunca talihimin, sadece elimden kayıp gidince farkına vardım. | Open Subtitles | امضيت حياتي كلها في تمييز حظوظي بعد ان ذهبت |
Tüm hayatım boyunca talihimin, sadece elimden kayıp gidince farkına vardım. | Open Subtitles | امضيت حياتي كلها في تمييز حظوظي بعد ان ذهبت |
Spencer, Sutton'a biraz bile benziyorsa ben şansımı kulübede deneyeceğim. Karar verildi. | Open Subtitles | إنْ كان (سبينسر) شبيهاً بـ(سوتون) بأيّ درجة فسأُفضّل تجربة حظوظي في الكوخ |
Hayır, burada şansımı deneyeceğim. | Open Subtitles | -لا سأجرب حظوظي هنا |
şansımı deneyeceğim. - Evet, şansını deneyeceksin. | Open Subtitles | -أظن انني سوف استنفذ حظوظي |
şansımı denemeye karar verdim. | Open Subtitles | سأجرب حظوظي |