"حظّك" - Translation from Arabic to Turkish

• Şansını
• şanslısın
• şansın
• şanslı
• şansına
• şansınız
• Şansınıza
• Şansına küs

1 fincan kahve için Şansını birlikte getirmek zorunda değilsin.
ليس من الضروري أن تجلب حظّك من أجل فنجان من القهوة

Her neyse, birinin dokunuşu Şansını berbat edebilirmiş.
على أية حال، يقولون إذا لمسك شخص يمكن أن يهدم حظّك

Gidip düşmanlarınla Şansını denemen için sana izin vermemi istiyorsan bana uyar.
فلو أردت أن أدعكَ تذهب وتجرّب حظّك مع أعدائكَ حسنٌ

şanslısın ki bu tür şeyleri çerez gibi bilen birisini tanıyorum.
لسوء حظّك أعرف أحدًا ضليعًا جدًّا في تعاويذ من تلك النوعيّة.

şanslısın; herif başıma bela olmaktan başka işe yaramıyordu.
لحسن حظّك أنّ ذلك الرجل لم يشكّل إلاّ مصدر إزعاج لي

Umarım şansın yaver gitmediğinde başka bir gemide olurum.
آمل أنّ اكون على غواصة آخرى عندما ينفد حظّك

Iyi, sizin için şanslı açlık zayıf ı'm. Üç kanlı yıllarda uygun bir yemek olmadı.
لحسن حظّك أنّي أضعف حالما أجوع، فلم أتناول وجبة ملائمة منذ 3 سنين.

Avanta olarak sen de Şansını benimkiyle deneyebilirsin.
من باب اللطف.. يمكنك امتحان حظّك مع صديقتي

Dünyayı gezmekten ve Şansını zorlamaktan başka hayatta yapılacak şeyler de var.
هناك الكَثير لتَحياه أكثَر مِن أن تَجوب العالم وتَدفع حظّك.

Eğer biraz para kazanmak istersen Şansını blackjack masalarında denemelisin.
تريد أن تجمع بعض المال , ربّما يجب أن تستمرّ فى طريقك... وتجرب حظّك في طاولات البلاك جاك.

Ya da Şansını onlarla denersin.
أو بإمكانك أنْ تجرّب حظّك معهم

Şansını zorluyorsun. Geiger'ı vurmadığım için şanslısın.
أنت تخاطر يا سيّد، من حسن حظّك أنّي لستُ من قتل (غايغر).

Şansını dene.
جرب حظّك 41 00: 07: 26,088

"Manitam" tuvalette olduğu için şanslısın.
من حسن حظّك أن حبيبتي ذهبت إلى دورة المياه حتى لا ترى ما أفعل بك

Daha ağır yaralanmadığın için şanslısın.
من حُسنِ حظّك أنّكَ لم تُصَب بجُرحٍ أشد.

Canım hiç ceset gömmek istemediği için şanslısın.
لحسن حظّك أنّي لا أشعر برغبة في دفن جثمان.

Öyleyse artık hiç şansın kalmadı sanırım. Prenses, Gezgin'in artığını istemez.
إذن أظن أن حظّك أخطأك الآن، لأن الأميرة لن ترتضي شابًّا ملوّثًا بعبق الرحّالة.

Evet, barfiks barında daha yüksek şansın olur.
أجل، سيكون حظّك أوفر مع المران على العقلة المدرّجة.

O senin şanslı paran.
لا تضعها في جيبك فهي قطعة حظّك الخاصة

Shane, bu gece şanslı olan benim adamım.
شين؟ سأغيّر حظّك. سيكون لي الآن

şansına, o herif derdime dert eklemekten başka bir işe yaramazdı.
لحسن حظّك أنّ ذلك الرجل لم يشكّل إلاّ مصدر إزعاج لي

Umarın şansınız döndüğü zaman başka bir gemide bulunurum.
آمل أنّ اكون على غواصة آخرى عندما ينفد حظّك

Şansınıza namluyu aşağı indirebildim. Bunu uzun süre başıma kakacaksınız, değil mi?
ومن حسن حظّك أنّي استطعت تحييده عن هدفه قليلاً.

şansına küs ki, Karanlık Olan bu dünyada sihir yok.
لسوء حظّك أيّها القاتم فلا وجود للسحر في هذا العالَم