Atığa müdahale etmek için iki süzme kuyusu olan bir sistem kullanıyoruz. | TED | نطبق نظاماً لمعالجة الفضلات، يتكون من حفرتين للترشيح |
Şu taşları şuradaki herhangi iki yere yerleştireceğimizi tahmin ediyorum. | Open Subtitles | هذا تخمين، علينا وضع هذين الحجرين بأي حفرتين من هذه الحفر |
Umalım da öyle olsun, Richards. İki kraterin daha ortaya çıktığını haber aldık. | Open Subtitles | لنأمل ذلك، توصلنا بتقارير عن حفرتين أخريين |
Temele 2 derin delik açıp, ikisini de aynı anda patlatmaya ne dersin? | Open Subtitles | والآن برأيي أن نقوم بحفر حفرتين عميقتين في الخرسانة, ووضع قنبلتان تنفجر في نفس الوقت؟ |
Parkinson'um için ameliyat oldum. Kalbine pil taktılar ve kafasına delik açtılar. | Open Subtitles | وضعوا جهاز منظّم في دماغه وحفروا حفرتين في دماغه |
Spor salonunda boynunda iki delikle bulmuşlar ve tüm kanı çekilmiş. | Open Subtitles | لقد وجدوها في الصالة الرياضية مع حفرتين في عنقها. وكل الدماء قد نزفت منها. |
Öyleyse miğferine iki tane delik delersin. | Open Subtitles | ... حسناً إذن أقطع حفرتين فى خوذتك ... حتى تستطيع |
Anlaşılan o ki, 1985'te Corrigan, iki farklı çöp alanına illegal olarak zehirli kimyasal dökerken yakalanmış. | Open Subtitles | تبين أن " كورغين " أمسك به يلقي مخلفات سامة بشكل غير قانوني في حفرتين أخرى عام 1985 |
- İki delik kaldı. - Evet, ve berabere. | Open Subtitles | باقى حفرتين - أجل ، ونحن متعادلان - |
Öyleyse miğferine iki tane delik delersin. | Open Subtitles | ... حسناً إذن أقطع حفرتين فى خوذتك ... |
Aslında iki seferde tutturdum. | Open Subtitles | في الحقيقة، في حفرتين! |
Bu yüzden babam döşemesine iki küçük delik açtı böylece bacaklarımı oradan çıkartıp Fred Çakmaktaş gibi sürebiliyordum. | Open Subtitles | لذا اضطرّ أبي إلى ثقب حفرتين على أرضيّة السيّارة، حتى أتمكّن من ادخال قدميَّ والضّغط على الدواستين، مثل (فريد فلينتستون). |
İki çukur buldum. | Open Subtitles | وجدت حفرتين |