Sen de davete evet diyorsun çünkü o senin en iyi arkadaşın ve ortada bir parti var. | TED | وأنت وافقتَ لأنه صديقك المُقرَّب وستذهبان معًا إلى حفلٍ. |
Büyük bir parti verir, iyice sarhoş olur sonra ava çıkarız. | Open Subtitles | سيكون لدينا حفلٍ كبير, فُز بالسكير و إذهب للصيد. |
Küçük bir parti için villaya gelsenize. | Open Subtitles | لماذا لا تأتوا إلى الفيلا لحضور حفلٍ صغير |
En iyi arkadaşının seni bir partiye davet ettiğini hayal et diyor. | TED | حيث تقول، تخيَّل أن صديقك المُقرَّب قام بدعوتك إلى حفلٍ. |
Aman Tanrım! Bu gece bir partiye gidiyoruz. | Open Subtitles | ياللهول، سيصطحبني إلى حفلٍ هذا المساء. |
Kral beni bir partiye davet etmiş. | Open Subtitles | والآن الملك يدعوني لحضور حفلٍ ما |
İlerleyen saatlerde birinin parti gecesi var gibi görünüyor. | Open Subtitles | يبدو بأنّ شخصًا هنا، حظى بليلةِ حفلٍ. |
Evet, görünüşe göre kulluk eden melez dostumuz Tyler efendisinin parti vermesinde bir sakınca görmemiş. | Open Subtitles | أجل، من الجليّ أن صديقنا المُستعبد (تايلر) حسب أن لا بأس من السماح لسيّدة بإصخاب حفلٍ |
Belki Holly de parti için çalışabilir. | Open Subtitles | ربما يكون بإمكان (هولي) العمل على حفلٍ أيضا. |
Burada parti yok. | Open Subtitles | ليس ثمّة حفلٍ هنا ليس ... |
Belki de bir partiye gidiyordu. | Open Subtitles | ربّما كانت ذاهبة إلى حفلٍ. |
Bu akşam partiye gelmek ister misin? | Open Subtitles | أتودّين حضور حفلٍ الليلة؟ |