Sonunda seni gerçekten olduğun gibi görmesinden korkuyorsun. | Open Subtitles | أنت مرتعدة لأنك تخشي أن يراك لما أنت عليه حقًّا. |
Ve gerçekten ilginç olan, İsviçre'de şirketlere gittiğimde 'Bu sadece İsviçre'ye özgü bir sorun.' | TED | المثير حقًّا هو عندما أذهب إلى شركات في سويسرا، يقولون لي، "هذه مشكلة فريدة لسويسرا." |
diyorlardı. Ve İnglitere'deki şirketlere gittiğimde, 'Ah evet, İngilizler bu işte gerçekten kötüler.' | TED | وعندما أذهب إلى شركات في انجلترا، يقولون، "أه، أجل، البريطانيون سيئون حقًّا في هذا المجال." |
Belki gerçekten de bu dünyada yanlış olan şey bizlerizdir. | Open Subtitles | ربما حقًّا نحن الخطأ في هذا العالم. |
gerçekten aradığımız kişinin sen olduğunu düşünmüştüm. | Open Subtitles | لقد ظننت ُ حقًّا أنك المنشودة. |
Yok artık. gerçekten de inanıyorsun, değil mi? | Open Subtitles | يا للعجب، أتؤمن حقًّا فيما تقول؟ |
(Gülüşmeler) gerçekten onlar her eğitimcinin araç takımında bulunmalıdır. | TED | (ضحك) وأنها حقًّا تنتمي لحقيبة أدوات كل معلّم. |
Çok sevimli. Bu gerçekten sevimli. | Open Subtitles | هذا لطيف، هذا لطيفًا حقًّا. |
Bunu söyleyemem gerçekten. | Open Subtitles | ليس مسموح لي حقًّا لأقول. |
gerçekten. | Open Subtitles | حقًّا . |