Bağışlanmayı beklemeyen günahkâr biriyimdir. Ama hükümet görevlisi değilimdir. | Open Subtitles | أنا مذنب لا أتوقع الصفح لكنني لست موظفاً حكومياً |
hükümet avukatıydı. Ceza avukatlığı falan yapmazdı. | Open Subtitles | كان محامياً حكومياً لم يمارس القانون الجنائي أو شيء كذلك |
Safarilerim hükümet ajanı görevimi gizlemek için yaptığım bir şeydi. | Open Subtitles | رحلات صيدي كانت قصة تلفيقية لعملي بإعتباري ناشطاً حكومياً. |
Bak, burada olmamın sebebi gizli bir hükümet laboratuvarına rastlamış olmam. | Open Subtitles | إسمع، سبب قدومي إلى هنا... صادفت مختبرا حكومياً سرياً |
Dom(Alexander Biscuiti) çete infazcısı olmayı bırakıp hükümet için tanıklık etti. | Open Subtitles | دوم - الاسم الحقيقي: الكساندر بسكويتي استقال كمكافح عصابات وأصبح شاهدا حكومياً |
Ed Horman, Dışişleri Bakanı Henry Kissinger dahil olmak üzere 11 hükümet görevlisi hakkında, oğlunun ölümünde suça iştirak ettikleri ve ihmalleri olduğu gerekçesiyle dava açtı. | Open Subtitles | رفع (إيد هورمان) قضية، يتهم فيها احدي عشر مسئولاً حكومياً ومنبينهم(هنريكينسجير)شخصياً بالتواطئ والإهمال اللذان تسببا في موت ابنه |
- Adam 14 hükümet ajanını öldürdü. | Open Subtitles | -لقد قتل 14 عميلاً حكومياً |