Her zaman boğazına bir parça kuzu takılmış gibi... konuşan bir halam var. | Open Subtitles | لدي عمة تتحدث دائماً كما لو كان لديها قطعة لحم محشورة بمؤخرة حلقها |
Belki kaslarım kasılıp, bıçağı boğazına saplamam. | Open Subtitles | ربما أن عضلاتي لن تنقبض و تدفع بهذة السكين إلى داخل حلقها |
boğazı temizlenene veya ben 10 kilo verene dek. Hangisi önce olursa. | Open Subtitles | حتى يتطهر حلقها أو أخسر 20 رطلاً أيهما يأتي الأول |
Ve ellerim Boğazını sıkarken onun sen olduğunu hayal ettim anne. | Open Subtitles | تصبح أكثر إحكاما حول حلقها تظاهرت بأنها كانت أنت يا أمي |
- Bir dakika dostum. Nefes almakta zorluk çekiyor. Boğazında birşey kalmış olmalı. | Open Subtitles | أعتقد أنها عندها مشكلة في التنفس يوجد شئ في حلقها |
Zanlı arkasına geçmiş ve boğazının sol tarafına bıçak dayamış. | Open Subtitles | وكانت وضعية المتهم خلفها ثم وجه سكيناً إلى يسار حلقها |
Yani basitçe, bir ördek veya kazı alıyorsunuz ve onun boğazından aşağı bir ton tahılı zorla geçiriyorsunuz. | TED | فأنت اساسا تاخذ البطة او الوزة وترغمها بوضع الاف الأطنان من الحبوب في حلقها |
Bence nefes almakta zorlanıyor. gırtlağına bir şeyler takılmış olabilir. | Open Subtitles | أعتقد أنها عندها مشكلة في التنفس يوجد شئ في حلقها |
Evet bu arada, şu video diş ipi ile onun boğazına saklanmıştı. | Open Subtitles | بالمناسبة، ذلك الفيديو كان مخبئاً في حلقها بواسطة خيط مربوط بأسنانها |
şüpheli arkasındaydı ve boğazına bıçağı sol taratan dayadı. | Open Subtitles | وكانت وضعية المتهم خلفها ثم وجه سكيناً إلى يسار حلقها |
Evet o da Fleur'un boğazına bıçak dayayıp iletişim kurabilir. Ben de gidiyorum. | Open Subtitles | أجل, و قد تكون له علاقة بسكينه في حلقها, سأذهب إلى هناك |
Renkli tozlar boğazına kaçtı ve ses telleri hasar gördü. | Open Subtitles | حسناً ، مسحوق الالوان دخل في حلقها و أحبالها الصوتية مشلوله |
boğazı temizlenene veya ben 10 kilo verene dek. Hangisi önce olursa. | Open Subtitles | حتى يتطهر حلقها أو أخسر 20 رطلاً أيهما يأتي الأول |
Kızın teni bayağı soluktu ve boğazı kesilmişti. | Open Subtitles | ، كانت . . شاحبة جداً و حلقها كان مقطوعاً |
boğazı kapandığında yemek yemeyi daha yeni bitirmişler. | Open Subtitles | عندما انغلق حلقها كانا قد انتهيا من تناول الطعام |
Bir tarafım, kızına ninni söyleyen baba... öbür tarafım da... elinde bıçak, Boğazını kesmeye hazır bir cerrah. | Open Subtitles | الأول كان أبٌ يغني تهويدةً لإبنته و الثاني كان جراحاً، بمشرطٍ في يده جاهز ليغرسه في حلقها |
Karına gözlerinin önünde tecavüz eder ve Boğazını keserim kızlarını da kendime saklarım. | Open Subtitles | سأغتصب زوجتك أمام عينيك وأقطع حلقها وسأحتفظ بابنتك لنفسي |
Boğazında, sol köprücük kemiği üzerinde kesik var. | Open Subtitles | هناك جرح على حلقها أعلى عظمة الترقوة اليسرى. |
Boğazında bir şey hissediyorum Ağzını açık tut tamam mı? | Open Subtitles | هناك شيء عالق فى حلقها قم بفتح فمها وانا ساخرج العلبة |
Kan pompalayan kırmızı alet boğazının 25 santim altında. | Open Subtitles | إنه ذلك الشئ المنقبض الكبير أسفل حلقها بعشر بوصات |
Ağlamasının sebebi nişanlısı Keeley'nin boğazının kesilmiş olması. Yani evet, durum zor. | Open Subtitles | يبكي لأنّ خطيبته قطع حلقها لذا ، أجل ، وضع صعب |
Ablan alıkoyuldu ve metamfetamin, kalp krizi geçirene kadar burnundan ve boğazından zorla döküldü. | Open Subtitles | أختك قيدت و أجبرت على تعاطي المخدارات من أنفها و حلقها حتى توقف قلبها |
Evet ama bir yere bağlayıp zorla gırtlağına tıkamayacaksın. | Open Subtitles | أجل ، لكن ليس مسموح لكِ أن تقومي بتقييدها وسكب الخمر إلى داخل حلقها |
Kraliçen var! Bir kulağından diğerine kadar deşerim gırtlağını. | Open Subtitles | عندي أميرتك وسوف شق حلقها من الأذن إلى الأذن. |
Pantolonunu indirdiğinden ve küpesini arayan kızdan bahsetme dedi. | Open Subtitles | عن بنطلونه المسدل حتى قدميه وعن الفتاة التى كان يبحث عن حلقها |
Volkanik kaya kalıntıları ve Boğazındaki yağmur suyunu taşıyan kurban dışında. | Open Subtitles | التي نقلت معها كميات ضئيلة من صخور البازلت معها و مياه مطر في حلقها |