kıçını kaldırıp, hemen buraya gelmesini söyledin mi? | Open Subtitles | حسنا، هل أقول له للحصول على حماره إلى هنا؟ |
Ona açık havada kıçını çıkarmasını istediler. | Open Subtitles | أرادوا له هناك للحصول على حماره في العراء. |
Her gece onun yaşlı kıçına tekmeyi basacağım. | Open Subtitles | أنا أنفخ حماره القديم من الشاشة كلّ ليلة. |
Maaşı söylediği zaman kıçına tekmeyi basacaktım. | Open Subtitles | يخبرني الراتب، وأنا أردت رفس حماره. |
O koca kıçı hepimize kalkan olurdu. | Open Subtitles | حماره السمين الكبير يُمْكِنُ أَنْ يَحْمينا كُلّ. |
Evet, gerçekten o zaman, Obadiah Kitabı'nda yazdığı gibi bir adam eşeğine vuracak ve yeğeninin eşeğine ve yeğenin ya da eşeğin yakınında olan herkese. | Open Subtitles | نعم, في ذلك الوقت ورد ذلك في كتاب عبيدة سيضرب رجل حماره وحمار نسيبه وكل من بجوار النسيب أو الحمار |
Onu okula ben mi götüreceğim yoksa eşeğiyle mi gidecek? Sen çok tatlı mıymışsın? Evet öylesin. | Open Subtitles | هل سأوصله للمدرسة أم أنه سيذهب مُمتطياً حماره ؟ أمازلتَ تغطّي الأشياء الحادة عن الأطفال ؟ |
Kıçında bir mermi varsa, kıçı "kanıt" demektir! | Open Subtitles | إذا هناك a رصاصة في ه الحمار، حماره دليلُ. |
Onun kıçını Tanrı kurtaramıyorsa, ben hiç kurtaramam. | Open Subtitles | إذا الله لا يستطيع توفير حماره الآسف، لا يمكن أن l. |
- Onun kıçını yemişlerdir. - Bunu bilemeyiz. | Open Subtitles | حصلو على حماره.رجل.وأكلوا حماره، رجل. |
Fakat yoktu, sadece hepimizin ona karşı olduğunu görünce kıçını kurtarmak için bunu uydurdu. | Open Subtitles | ولكن لم يكن هناك شيء ، وكان فقط مما يجعلها تصل لإنقاذ حماره عندما نظن أننا كانوا جميعا تحول عليه . |
Lanet olası bir ganster gibi oraya gidip onun kahrolası küçük kıçını havaya uçurmayı, yayındayken. | Open Subtitles | أمشي في هناك مثل a شقي داعر وضربة حماره الداعر الصغير بعيدا على التلفزيون. |
kıçını yırtıyor, ama elde var sıfır. | Open Subtitles | يشغل حماره من بدون مقابل. |
Evet, kıçını kelepçeleyin. | Open Subtitles | نعم، كبّل حماره. |
- Vur kıçına! - Hey, bir dakika. | Open Subtitles | إرفس حماره أوه، إنتظار في الدقيقة. |
-O zaman onun kıçına tekmeyi basmalıyım. | Open Subtitles | -I يجب أن يرفس حماره ثمّ. |
Evet, biziz. Peki o zaman bu hoşunuza gidecek. Herif aşağıya doğru sarkıyor, yani kıçı havaya bakıyor. | Open Subtitles | الشخص إنحصرَ مقلوباً، لذا، حماره ما زالَ يَتدلّى لَك. |
Buradan uzak olmayan yerde eşeğine binerken, bir aslan aniden onlara saldırmış. | Open Subtitles | كان يركب حماره فى الانحاء عندما هاجمه اسد فجأة |
Adam her gün sınırı çantalar dolusu saman ve eşeğiyle geçiyormuş. | Open Subtitles | كان يعبر الحدود كل يوم وهو يحمل أكياس القش على ظهر حماره |
Beni üzen eşeğin hali. | Open Subtitles | أنا أشفق على حماره |
Kıçında bir tabanca saklıyor. | Open Subtitles | هو يخفي بندقية في حماره! |