Belirtilerin siyah göz ve yüksek ateş olduğunu söyledin, değil mi? | Open Subtitles | إذن، قلت أن الأعراض كانت عيونا سوداء و حمّى عالية، صحيح؟ |
Belirtilerin siyah göz ve yüksek ateş olduğunu söyledin, değil mi? | Open Subtitles | إذن، قلت أن الأعراض كانت عيونا سوداء و حمّى عالية، صحيح؟ |
Yetişkinler için nispeten hafif bir hastalık-- hafif ateş, biraz baş ve eklem ağrısı, belki kızarıklık. | TED | إنه مرض معتدل الخطورة نسبيًا لمعظم الكبار، حمّى خفيفة، وصداع بسيط، وألم في المفاصل، وربما طفح جلدي. |
Asyalı, 30'larının ortasında, ateşi çok yüksek bir hastamız var. | Open Subtitles | عندنا ذكر آسيوي، منتصف الثلاثينات، حمّى الدرجة العالية المرتفعة. |
Evet bilirsin disko ateşi. Bir anlık kapılırsın. Şimdi daha iyiyim. | Open Subtitles | نعم، أنت تعرف ، حمّى الدّيسكو ، أصابك لكن أنا بأحسن حال الآن |
Sanırım ateşim var. Hem yanıyor hem titriyorum. | Open Subtitles | أعتقد بأن لدي حمّى أشعر بالحرارة و الارتجاف |
Ateşin var. Kirli kılıç böyle yapar. | Open Subtitles | لديك حمّى السيوف المتّسخة تسبّب ذلك |
- Oraya hastalığı ısırdıktan hemen sonra ölen tatarcık sineğiyle bulaşır. | Open Subtitles | -إنّ " حمّى الأورويا " تنتقل عن طريق حشرة رملية، حيث تموت بعد لدغها للشخص مباشرةً |
Bu durum vücudun bağışıklık sistemini alarma geçirir ve ateş yapar, yüksek ateş ve yoğun baş ağrısı görülür. | TED | وهذا يحرّض حدوث الالتهاب كاستجابة للجهاز المناعي والذي يسبب برده هذا حمّى وصداعاً شديداً. |
Ama karnımda ve göğsümde hala ateş gibi sıcağım. | Open Subtitles | صدري ومعدتي يحترقان، كما لو انني لديّ حمّى |
1988'de Sacramento'da kanamalı ateş salgını olmuştu. | Open Subtitles | في 1988 كان هناك تفشّي حمّى نازفة في ساكرامينتو. |
"Belirtileri arasında yüksek ateş, bulantı ve şiddetli ishal yer almakta." | Open Subtitles | تتضمّن الأعراض حمّى عالية تتضمّن الأعراض حمّى عالية مصحوبة بغثيان وإسهال عنيف |
Fena bir buğu aldı onu... bir ateş. | Open Subtitles | لقد كان هواءاً محملاً بالمرض , قد أخذها حمّى |
Fena bir buğu aldı onu... bir ateş. | Open Subtitles | لقد كان هواءاً محملاً بالمرض , قد أخذها حمّى |
Hafif ateşi var, bu yüzden akciğer ülserlerine kalbi de ekleyebiliriz. | Open Subtitles | لديه حمّى خفيفة والتي بإمكاننا إضافتها إلى القلب والتقرّح الرئويّ |
Hayır, ateşi yok kızarıklığı da sadece beze bağlı gibi. Ne kızarıklığı? | Open Subtitles | لا، ليس لديها حمّى والطفح الجلديّ كان مجرّد طفح بسبب الحفاضات |
ateşi var ancak doktor talimat vermedi. | Open Subtitles | فقد إنتابها حمّى شديدة، لكنّها لا تنصاع لكلام الأطبّاء. |
Kış mevsimiydi ve ateşi vardı. Sonra, o da yüzünden vuruldu. | Open Subtitles | أجل، كان فصل الشتاء، وكانت تعاني من حمّى ثمّ أصيبت بطلق ناري في الرأس |
Zika ateşi, ödümüzü koparan en yeni hastalık. | TED | حمّى زيكا أحدث أمراضنا المخيفة. |
Bunun olmasının tek sebebi öksürük şurubundan biraz delirmem ve ateşler içinde yandığımdan hayal görmem ki ateşim de şu an 38,5. | Open Subtitles | السبب الوحيد لحدوث هذا لأنني كنت شبه مجنونة من مشروب السعال ومشوشة لأن لدي حمّى عالية بشكل مجنون |
ateşim olduğu için onları sana veriyorum. | Open Subtitles | إنني أعطيك إياها فقط لأن عندي حمّى |
Carla, Ateşin ilk defa mı bu kadar aniden yükseldi? | Open Subtitles | كارلا)، أهذه أول مرة تنتابك)_BAR_ حمّى شديدة مفاجئة؟ |
- Sadece öpücük hastalığı. | Open Subtitles | -إذن إنها مجرد حمّى غدية . |
Grip falan olmuş olmalıyım. | Open Subtitles | لابد وأن بي حمّى أو ماشابه |