Beni seviyor çünkü ben kibar, nazik ve tasalıyım ve heyecanlı ve utangaç ve şefkatliyim! | Open Subtitles | أتدر لم تحبني؟ تحبني لأني جميل و لطيف و عطوف و عصبي المزاج و خجول و حنون |
Saygı gösteriliyor ve seviliyor. nazik olduğu için, yardımcı ve sevecen olduğu için. | Open Subtitles | احترامنا وحبنا ، لانه جيد و مساعد و حنون |
Belki de bu daha şefkatli ve yardımsever bir birey ve daha iyi bir sevgili olman için mükemmel bir fırsattır. | Open Subtitles | لكن ربما تكون هذه الفرصة المثالية لك لتصبح صديقاً افضل حنون بكثرة.وفرد حريص عليها |
Söylediklerin çok sıcak ve belirsiz sözler Pierce. | Open Subtitles | هذا كلام حنون جداً و من الغريب أن يصدر منك |
Doğru ama başınıza gelen her şeyde, bunun çoğuna sebep olan sevecen bir annenizin olduğunu düşünmek rahatlatıcı. | Open Subtitles | صحيح, ولكن يمكن أن نأمل أن شخصا بنفس المكانه قد يوقعك فى هواه ولديك أم حنون ستطير من السعادة لأجلك |
Biraz erkeksi, biraz iri yarı birisi ama kalbi yumuşak birisi. | Open Subtitles | كما تعلمين, شخص كالرجل و حجمه كبير لكنه حنون في القلب |
Bir köpek dinamik olabilir, agresif, dövüşçü,korkak veya sıcakkanlı olabilir. | Open Subtitles | يمكن أن يكون الكلب حيوياً عدواني، مقاتل، جبان أو حنون |
Herkese küçümseyerek bakıyorsun, spontane ya da sevgi dolu bir şey yapmaktan acizsin. | Open Subtitles | أنت تنظر للجميع بتكبر، و أنت غير قادر على فعل أي شيء تلقائي أو حنون فعلاً. |
İşte bu yüzden, yatağa atana kadar değil de yatakta bile bu kadar nazik olduğunu öğrenmek harika bir sürpriz oldu. | Open Subtitles | لهذا السبب كانت مفاجأة رائعه ان اكتشف أنه كان حنون جدا حين لا يكون بقرب السرير لكن في السرير |
Söylediğim şeyleri affet Sen şefkatli, nazik ve iyisin. | Open Subtitles | أرجوك إغفر لي ما قلته أنت حنون ورقيق وصالح |
nazik ve genç bir asker beni buldu ve güvenli bir yere getirdi. | Open Subtitles | لقد وجدني جندي شاب بقلب حنون وجلبني لبر الأمان |
İçinden nazik ve şefkatli olmak gelirken bunu yapamadığın zamanlar. | Open Subtitles | عندما تذهب ضد غريزتك لتكون لطيف او حنون |
Aynı zamanda, en şefkatli olanlardan biri. | Open Subtitles | وَ لكنه قطعاً حنون وَ رقيق كذلك |
Babamın ne kadar sıcak ve neşeli olduğunu görsen inanmazdın. | Open Subtitles | لن تصدّق كم كان والدي مرحًا و حنون |
sıcak kahveyi tutanlar hikayedeki kişiyi daha mutlu algıladı; daha sosyal, cömert ve iyi huylu. Buzlu kahveyi tutanlar ile karşılaştırıldığında, ki onlar bu kişiyi soğuk, acılı ve ilgisiz olarak değerlendirdi. | TED | أولئك الذين أمسكوا بكوب قهوة ساخن نظروا للشخص في القصة على أنه أسعد، و اجتماعي أكثر ، وأكثر كرما وأحسن طبيعة من أولئك الذين أمسكوا بكوب القهوة المثلج، والذين قيموا الشخص على أنه بارد وواجم وغير حنون. |
30 sene boyunca iyi bir koca ve sevecen bir baba oldu. | Open Subtitles | لقد كان زوجا جيدا و أبا حنون لمدة 30 سنة |
Charlie, dışarıdan asabi ve huysuz görünebilir ama içinde yumuşak ve duygusaldır. | Open Subtitles | تعلمين، تشارلي من الممكن أن يكون عابس وقاسي من الظاهرن ولكن من الداخل هو حنون ولزج |
Kardeşinle ilgilendiğini görüyorum... onunlayken çok tatlı ve sıcakkanlı oluyorsun. | Open Subtitles | أُشاهدكَ تهتمُ بأخيك... و تكون حنون جداً و لطيف معَه |
En büyük arzum, annesiz bir çocuğa sevgi dolu bir yuva sunmak. | Open Subtitles | فمن أعمق رغباتي أن أوفر منزل حنون لـ طفل يتيم |
Ben sorun ediyorum, biliyorum ama bir tanesi mutlu, Sevimli, kucaklayan diğeriyse çatık kaşlı ve sürekli dersler veren iki babayla büyüyemez. | Open Subtitles | أعلم أنّها مشكلتي، لكن لا يمكن أن تكبر مع أبٍ حنون و آخر حزين و جادّ |
merhametli biri olduğunu biliyordum. | Open Subtitles | لقد عرفت ذلك، لقد عرفت ذلك كان رجل حنون |
Günün evcil hayvanıyla tanışın. Çok sevecendir. | Open Subtitles | قابلي كلب اليوم المُحبَّب، إنه حنون للغاية |
Tanrım, bu akşam ne sevecensin sen öyle. | Open Subtitles | انت حنون للغاية |