(Gülüşme) Ardından-- (Alkışlar) Doktor hastanın hayatını kurtarmak için gerekli olan şeye sahip oluyor. | TED | و بذلك يكون لدى الأطباء ما يحتاجونه لإنقاذ حياة المريض |
Cuddy'den intikam almak için hastanın hayatını riske mi atıyorsun? Ne? | Open Subtitles | أنت تضع حياة المريض على المحك لكي تحرج كادي؟ |
Vay, Bu-- etkileyici. evet, öyle, hatta bu sabah acil bir hastaya, by-pass yaptı hastanın hayatını kurtardı. | Open Subtitles | مثير للإعجاب. أجل ، هو كذلك في الواقع ، كانت لديه حالة طارئة هذا اليوم وأنقذ خلالها حياة المريض |
Yani bir hastanın hayatı tehlikedeyse hataya yer yoktur. | Open Subtitles | أعني , إن كانت حياة المريض في خطر لا يوجد مُتّسع من الخطأ |
Üstün başarılı olamamak için iyi bir sebebin olduğunu biliyorum ama eğer işin ucunda bir hastanın hayatı varsa bunun bir önemi kalmıyor. | Open Subtitles | أعلم أن هناك سبب مقنع لعدم ,قدرتك للحصول على درجة الإمتياز لكن حقيقة أن هناك ,عذر لذلك لا تهم عندما تكون حياة المريض على المحك |
Ben senin şefinim ve bu hastanın hayatını kurtarmaya çalışıyorum. | Open Subtitles | أنا رئيستك و انا أحاول إنقاذ حياة المريض |
Böylece, hastanın hayatı eski haline döndürüldü. | TED | وهكذا حياة المريض أُستردت. |
Tipik hastane ortamına kıyasla, çoğunlukla ışıklandırılmış bir oda, borular ve bip sesli makineler ile kaplı, yanıp sönen ışıklar, hastanın hayatı son bulmuşken bile durmaz. | TED | على النقيض من هذا التجربة التقليدية في المستشفيات تماماً هكذا- غرفة مضيئة وأنابيب والآت تصدر صفيراً وأضواء تومض لاتتوقف حتى لو حياة المريض توقفت |
Bir hastanın hayatı, disiplinli ve basittir. | Open Subtitles | حياة المريض مرتّبة وبسيطة. |