Soğuk seni öldürecek. Tabii Bu konuda bir şey yapmazsan. | Open Subtitles | البرودة هي ما ستقتلك أولا ما لم تفعل شيئا حيالها |
Ve birçok tasarımcı bu aralar ölüm ve yas tutma fikri üzerinde çalışıyor ve Bu konuda yeni teknolojilerle ne yapabilecegimiz konusunda. | TED | والعديد من المصممين قد بدؤوا العمل على فكرة الموت و الحداد وماذا نستطيع أن نفعل حيالها بوجود التكتولوجيا الحديثة |
Ve Bu konuda yapabileceğimiz neredeyse hiçbir şey yok. Bir cetvel alıp ölçmeye başlamaktan başka. | TED | ولا يوجد تقريباً أي شئ يمكننا فعله حيالها. بصرف النظر عن أخذ مسطرة وبداية قياسها. |
Üzgünüm ama şuanda Onun için yapabileceğimiz bir şey yok. Hemen limana gitmeliyiz. | Open Subtitles | أنا متأسف لا يمكننا فعل شيء حيالها الآن علينا الوصول إلى مرفأ السفن |
Ama artık Onun için endişe etmemiz gerekmiyor, değil mi? | Open Subtitles | ولكن لا داعي أن نقلق حيالها بعد الأن، أليس كذلك؟ |
Seninle tanıştığım günden beri o savaşı mazeret olarak kullandın ama bana hâlâ onun hakkında hiçbir şey söylemedin. | Open Subtitles | حسناً، إنك تستخدم هذه الحرب كعذراً منذ اليوم الذي التقينا به ومازلت لم تخبرني بشيء حيالها |
Geçtiğimiz son 2 yılda 5000'den az sayıda mikrobik tür karakterize edildi ve dolayısıyla biz de bununla ilgili bir şey yapmak istedik. | TED | أقل من 5000 من الكائنات المايكروسكوبية تم وصفها خلال السنتين الماضيتين، ولذا فقد قررنا فعل شئ حيالها. |
Sizinle ilgili tahminleri olduğunu düşünüyorsanız bunun nedeni belki de sizin de Onunla ilgili tahminlerinizin olmasıdır. | Open Subtitles | أتدرين؟ إن كنتِ تعتقدين أن لديها فرضيات حيالك، فلربما بسبب أن لديكِ فرضيات حيالها |
Ama cenaze törenine ihtiyaç duyduğunuzda Bu konuda elinizden bir şey gelmeyecek bir konumda oluyorsunuz. | Open Subtitles | لكن لو احتجت لجنازة فلست في مركز فعل شيء حيالها |
Ayak Klanı hakkında daha fazla bilgi edinmeye çalışıyordum ve Bu konuda hiçbir bilgin olmadığını düşünmemiştim. | Open Subtitles | أظن أنك تعلم مقدار ما أعلم عن هذه العصابة ولا أظن أنك تفعل شيء حيالها |
Sende üstünlük kompleksi var. Bu konuda ise aşağılık kompleksin var. | Open Subtitles | أنتِ بالفعل لديكِ عقدة الإستعلاء ولديك عقدة نقص حيالها |
- Sonunda evet ama kirli para olduğu için Bu konuda bir şey yapamazlar. | Open Subtitles | لكنّهم لن يفعلوا شيئاً حيالها لأنّها أموال غير شرعية |
Bu aşağılayıcı deneyim gerçekten canını sıkıyorsa Bu konuda yapabileceğimiz bazı şeyler var. | Open Subtitles | إن كانت هذه التجربة المذلة تزعجك حقاً هناك أشياء قد نفعله حيالها |
Dinle, bazen öyle şeyler olur ki ne sen ne de bir başkası Bu konuda bir şey yapamaz. | Open Subtitles | اسمعي ستحصل دائما امور لا يمكن لك او لغيرك القيام بشيء حيالها |
Sadece Onun için üzülüyor. Geri dönecektir. | Open Subtitles | إنه يشعر بالأسى حيالها فحسب سوف يعود إليّ |
Ben sorana kadar ondan bahsetmedin. Çünkü Onun için üzülmüştün. | Open Subtitles | لم تذكر شيئاً عنها حتّى سألتك لأنكَ كنتَ تشعر بالأسى حيالها |
Onun için endişeleniyorum. Daha önce hiç böyle görmemiştim. | Open Subtitles | قبل من هكذا أرها لم حيالها جداً قلقة أنا |
Onunla konuşabilirsiniz. Benim düşünmeyi en çok sevdiğim ise bu arayüzün bizim doğal sistemlerle nasıl etkileştiğimizi yeniden yazıyor olması, özellikle de, kimin bilgiye sahip olduğunu, bu bilginin nerede olduğunu, böyle bir bilgiyi kimin yorumlayabileceğini ve onun hakkında ne yapabileceğinizi değiştirerek. | TED | يمكنك التحدث معه. وما أود أن أفكر فيه هو هذه الواجهة التي تعيد كتابة مخطوطات كيفية التفاعل مع النظم الطبيعية، على وجه التحديد من خلال تغيير مبني على معلومات، حيثما توافرت , بمن يستطيع إستخلاص وفهم تلك المعلومات وماذا يمكن أن تفعله حيالها. |
Yanıldı. onun hakkında da yanılıyor olabilir. | Open Subtitles | ولذلكَ, قد يكونُ مخطئاً حيالها أيضاً |
Bu bir dönüm noktasıdır. Ve teknolojinin yaşamının bir sonraki aşamasında ne olacağını, ve belki de bununla ilgili olarak ne yapabileceğinizi size söyleyen bu dönüm noktalarıdır. | TED | ونقاط الإنعطاف هذه هي التي تخبركم عن الفصل القادم في حياة تلك التكنولوجيا، وعما يمكنك فعله حيالها. |
Reed Hastings burada. O anın önemli bir an olduğunu açık olarak görmüştü, bu bir dönüm noktasıydı, bununla ilgili olarak birşeyler yapabilirdi. | TED | ها هنا ريد هاستينغز. لقد رأى بوضوح أن تلك هي اللحظة، كانت تلك هي نقطة الإنعطاف، ويمكنه فعل شئ حيالها. |
Bu herifi degistirmemizin tek yolu Onunla ilgili suçluluk duymasini önlemek. | Open Subtitles | إذن، الطريقة الوحيدة لتحويل مسار حياة هذا الرجل سيكون بإيقافه شعوره بالذنب حيالها. صحيح. |