Ve depresyon tedavi edilebilir. bu konuda bir şeyler yapmalıyız. | TED | والإكتئاب يمكن علاجه. نحن نحتاج لأن نفعل شيء حيال ذلك. |
bu konuda bu kadar katı davranma. Politika pratik bir meslektir. | Open Subtitles | هل يمكنك ألا تكون ضيق الأفق حيال ذلك السياسة مهنة عملية |
Sonra konuklar içeri girerdi ve bu konuda baban ne derdi? | Open Subtitles | و سوف يأتى ضيوفنا و ماذا سيقول أبوك حيال ذلك ؟ |
Prensip şu ki değer verdiğiniz bir ilişki bir çatışmayla zarar görüyor, Bunun için bir şeyler yapmalısınız. | TED | المبدأ هو أنه لديك علاقة قيمة تفسد بالصراع وبالتالي تحتاج للقيام بشيء حيال ذلك. |
Ve Bununla ilgili hiçbir zaman hiçbir şey yapmamaya kararlısınız. | Open Subtitles | و أنت قررت انك لن تفعل شىء حيال ذلك أبدا |
Ve bir kez daha Bunun hakkında bir şeyler söylemek için tarih öncesi zamanlara bakmak isterim. | TED | ومرة أخرى، أود أن ننظر إلى الوراء إلى عصور ما قبل التاريخ أن أقول شيئا حيال ذلك. |
Köpekbalıkları gelir ve gider Ellen. İnsanlar bu konuda birşey yapamazlar. | Open Subtitles | اسماك القرش تأتى وتذهب إلين لايملك الناس اى شئ حيال ذلك |
bu konuda bir şeyler yapma gücüne sahipsiniz ve bu konuda sizlere güveniyoruz. | Open Subtitles | أنتم لديكم المقدرة على فعل شيء حيال ذلك ونحن نعتمد عليكم لتفعلوا ذلك |
Üzücü ama gerçek. bu konuda yapabileceğim bir şey yok. | Open Subtitles | محزن لكنها الحقيقة لا يوجد شيء يمكنني فعله حيال ذلك |
Sadece bilmekle kalmıyor bu konuda bir şeyler de yaptı. | Open Subtitles | إنه لا يعلم فقط بل قام بفعل شيئ حيال ذلك |
Ve bu konuda ne yapacağımla ilgili fikrini merak ediyorum. | Open Subtitles | ولقد كنت أتسائل ماذا تعتقد عليّ القيام به حيال ذلك |
Bebeğim açlıktan ölüyor ve bu konuda bir şeyler yapacağız. | Open Subtitles | طفلي يتضورون جوعا ونحن نذهب أن تفعل شيئا حيال ذلك. |
Benimle geliyor ve, bu konuda yapabileceğin hiçbir şey yok. | Open Subtitles | سيأتي معي ، وليس لديك ما ما تفعله حيال ذلك |
Burası benim odam olacak ve bu konuda hiçbir şey yapamazsın! | Open Subtitles | هذه ستكون غرفتي وليس هناك شئ يمكنك ان تفعليه حيال ذلك |
Ona bir hediye aldım ve nefret etti. bu konuda oldukça üzüldüm. | Open Subtitles | إشتريت لها هدية، وقد، قد كرهتها، ثم أصبحت منزعجاً جداً حيال ذلك |
Nedeni ise, insanları mahvetmek, ama Bunun için kötü hissetmemek istememiz. | TED | لأننا نريد تدمير الناس ولكن لا نشعر بالأسف حيال ذلك. |
Çünkü yüzlercesi ölüyor ve ben Bunun için hiçbir şey yapamam. | Open Subtitles | لأن يموت المئات منهم ولا يمكنني فعل شيء حيال ذلك |
Bununla ilgili ne yapabiliriz? | TED | ماذا يمكننا أن نفعل حيال ذلك ؟ ماهي الحلول ؟ |
İnsanlar Bunun hakkında çok konuştular ve Bunun hakkında iyi, kötü ve ilgisiz şeyler söylediler. | TED | وقد تحدث الناس عن الدين كثيرا، وذكرت أقوال جيدة و أيضا سيئة وأقوال حيادية حيال ذلك. |
Kadın onu terkederse Bundan dolayı kendini o kadar kötü hissedecektir ki... sinir krizi geçirip, kafayı üşütecektir. | Open Subtitles | إذا تركته ، فإنها ستشعر بالسوء حيال ذلك حتى أنها ستصاب بإنهيار عصبى و تصاب بالجنون |
İnsanlar sorgulamaya başladılar, Bu konu hakkında bir şeyler yaptılar. | TED | لأن الناس قبلوا التحديوقاموا بشيء حيال ذلك الأمر. |
İstersen sana O konuda yardımcı olabilirim. Yani sana cinsiyetini söyleyebilirim. | Open Subtitles | أتعلمين، بوسعي فعل شيءٍ حيال ذلك إن أردتِ، لتبيُّن جنس الجنين. |
Geldiğini anladığında bunu durdurmak için yapabilecek hiçbir şeyin olmuyor. | Open Subtitles | تعلم أنه قادم ولا تستطيع أن تفعل شيئاً حيال ذلك |