"خاتم خطوبة" - Translation from Arabic to Turkish

• nişan yüzüğü
• nişan yüzüğünü
• yüzük
• nişan yüzüğüne
• yüzüğü mü

Parmağında 3 dakikalığına nişan yüzüğü vardı ve parmak intihara kalkıştı.
أعني ، أصبعك عليه خاتم خطوبة لثلاثدقائق، و حاول قتل نفسه.

Kendime daha büyük bir nişan yüzüğü alırsam alınır mısın?
هل ستشعر بالإهانة لو اشتريت لنفسي خاتم خطوبة أكبر ؟

Lazanyanın içinde bu şekilde nişan yüzüğü aranmaz, Monica.
ليست هذه الطريق الصحيحة للبحث عن خاتم خطوبة داخل اللازانيا

gelmediği sürece bir nişan yüzüğünü... asla satın almayacağını söyleyen biri sendin.
أنك لن تشتري خاتم خطوبة إذا لم يأتي من ماكينة كرات العلكة

Biri içinde ufacık bir yüzük olan karides kokteyli mi siperiş etti?
هل طلب أحد خليط الروبيان وبه خاتم خطوبة صغير؟

Gerçekten bir şeyler anlatan bir hediye pırlanta nişan yüzüğü.
أحضرت لها هدية لها معنى حقا خاتم خطوبة ماسي

Annemin nişan yüzüğü duruyor mudur sence?
هل تعتقدين ان خاتم خطوبة أمي ما زال موجوداً؟

Spor giyinmiş, yanında para yok, ayrıca nişan yüzüğü de takmıyor.
إنها ترتدي ملابس الهرولة , لا تحمل نقوداً و لا ترتدي خاتم خطوبة

Önlerine bir nişan yüzüğü koydunuz! Tamam, buraya kadar. Konuyu ben ele alıyorum.
وضعتم خاتم خطوبة أمامهم حسناً ، طفح الكيل ، سأتولى القيادة

Eğer giyerlerdi Bir nişan yüzüğü, biraz adam hakkında konuşmak sizi ediyorum yıllardır kalma mı?
كنتِ ترتدين خاتم خطوبة تتحدثين عن فتىَ كُنتِ تواعدينه لسنين ؟

Birisi içinde ufacık bir nişan yüzüğü olan karides kokteyli mi sipariş etti?
هل طلب أحد خليط الروبيان وبه خاتم خطوبة صغير؟

nişan yüzüğü alabilmek için çok para kazanması gerektiğini söylüyordu.
كما تعلم، يقول كم من المال يجب أن يربح لكي يستطيع شراء لها خاتم خطوبة.

Ona bu haftasonu evlilik teklifi yapacağımı düşünüyordu, bu yüzden ona ne zaman birşey uzatsam nişan yüzüğü aranıp durdu .
لقد اعتقدت بأني سأتقدم لخطبتها هذا الاسبوع استمرت بإنتظار خاتم خطوبة في كل شيء اناوله لها

Çaktırmadan nişan yüzüğü var mı diye kontrol ederim.
يجب ان أتفقد بمهارة لو كان هناك خاتم خطوبة

Evet, Bernie'nin nişan yüzüğü var ya annemin sırtından alınma tamamen.
أجل. أترين خاتم خطوبة برنديت؟ اتى من ظهر والدتي

Anneannemden kalan nişan yüzüğü var ama annemin evinde.
أجل، لدي خاتم خطوبة جدتي لكنه في منزل أمي

George, bir kıza evlenme teklif ettiğinde nişan yüzüğünü vermek zorundasın.
عند الطلب من فتاة الزواج بك يجب أن يكون لديك خاتم خطوبة

Affedersin. Sadece, nişan yüzüğünü boynuna asmışsın da.
آسف الأمر أنكِ ترتدين خاتم خطوبة في عقدكِ

O nişan yüzüğünü aldı ya. Sen neden parlak bir şey alamıyorsun ki? Kilisenin en yakışıklı çocuğuydu.
حسنا لديها خاتم خطوبة لم لايكون لديك شيء لامع؟ كان الولد الأوسم في كنيستنا

Tüm hayatım boyunca bu dünyada birinin çıkıp bana yüzük verecek kadar önemsemesini bekledim.
لم يكن مجرد خاتم بل الخاتم، المنتظر الكبير انتظرت طيلة حياتي أن يهتم بي أحد لدرجة إعطائي خاتم خطوبة

Annemin elmas nişan yüzüğüne. - Ve şimdi onu kaybettim.
حاولْت على خاتم خطوبة أمِّي الماسيِ

nişan yüzüğü mü?
هل هذا خاتم خطوبة ؟