Sana daha önce de söyledik, özel telefon görüşmesi yok. | Open Subtitles | لقد أخبرناكَ من قَبل، لن نُعطي امتيازاً خاصاً باستخدامِ الهاتِف |
Onların Guantánamo da kullandıkları özel eğitimli tecavüzcülerden bile daha kötüsün. | Open Subtitles | إنك حتى اسوأ من اولئك المغتصبين المُدربين تدريباً خاصاً في جوانتانامو |
Ama bu zaman ne yapabildigini babana göstermek istedin onun ve dünyanin saygisini kazandiracak özel birseyler insaa ettin? | Open Subtitles | كلا إجلس , هذه المرة سوف يرى والدي أنك صنعت شيئاً خاصاً في العالم بالإستفادة من إحترام العالم له |
Sen kendi işine bak. Bunu da kendi işim sayıyorum. | Open Subtitles | ـ اهتمّى بشؤونكِ الخاصّة ـ سأجعل هذا شأناً خاصاً بى |
Bu geceyi şehirde geçirelim, ve yarın özel bir şeyler yapalım, | Open Subtitles | ،دعنا نقضي الليلة في المدينة ،و سوف نفعل شيئاً خاصاً غداً |
Bir gökdelende yaşamak özel bir tür davranış şekli gerektiriyor. | Open Subtitles | العيش في طبقات متعدده أمر يتطلب نوعاً خاصاً من السلوك |
Onu bulmak o kadar zordu ki özel bir detektif tuttum ve detektif onu buldu. | TED | كان من الصعب جداً إيجادها أنني استأجرت محققاً خاصاً و وجدها. |
Bu yerin gerçekten özel olduğunu düşünen ilk kişinin ben olmadığını da fark ettim. | TED | أدركت أيضا أنني لم أكن أول شخص إعتقد بأن هذا المكان كان حقًا خاصاً. |
Kurul Başkanı'ndan özel iznimiz var. | Open Subtitles | لقد أخذنا تصريحاً خاصاً من رئيس المكان لنعيش هنا |
Açıkçası, çok kısa bir dava olduğu için, ve mahkemenin vaktini boşa harcamamak için, savunma makamına karşı özel bir takibattan feragat ediyorum. | Open Subtitles | بما أن هذه القضية, واضحةٌ و معروفة، فأنا أرفع اتهاماً خاصاً ضد فريق الدفاع، لتضييعهم وقت المحكمة. |
Elbette, biliyorsun, bu benim kendi tasarımım olan özel bir program. | Open Subtitles | بالطبع، كان برنامجاً خاصاً ابتكرته بنفسي |
Bu maç için özel bir motivasyon göstermişe benziyorsunuz. | Open Subtitles | علمت أن لديك حافزاً خاصاً قبل خوض هذا النزال |
özel biriyle birlikte olduğunu çenesini kapatıp, karşılıklı susabildiği zaman anlıyor insan. | Open Subtitles | هذا عندما تجد شخصاً خاصاً للغاية عندما تستطيع فقط أن تخرس لدقيقة وتشاركه الصمت بارتياح |
Kennedy suikastının özel bir tür araba kazası olduğunu mu düşünüyorsun? | Open Subtitles | هل ترى فى اغتيال كيندى نوعاً خاصاً من حوداث السيارات |
Önceleri bir polistim. Sonra özel dedektif oldum. | Open Subtitles | ، في البداية ، كنت شرطياً . وبعدها مخبراً خاصاً |
Ben 20 yıl polislik yaptım 5 yılda özel dedektiflikte kaldım. | Open Subtitles | كنت شرطياً لمدة عشرين عاماً كنت مخبراً خاصاً لخمس سنوات |
Üzgünüm ahbap, ama bu kuşları uçurmak için özel biri olmak gerekiyor. | Open Subtitles | آسف ، لكنها تتطلب رجلاً خاصاً للطيران بها |
Kraliçenin neden kendi yortusunu yaptığına dair sizinkine katılmak yerine. | Open Subtitles | لماذا تصنع الملكة حفلاً خاصاً بها بدلاً من حضور حفلك |
Evet, çok kötü hissediyorum, Özellikle de bu akşam bağlanmıştık. | Open Subtitles | .. نعم، وأنا أشعر بأسف خاصاً بسبب توصلنا ببعضنا البعض |
Çok kişisel bir soruysa beni affedin. | Open Subtitles | هل تسامحنى إذا كنت أسأل سؤالاً خاصاً جداً ؟ |
Bu hastalıkla ilgili bir şey yok, bu yüzden video dükkanına uğraman gerekebilir. | Open Subtitles | ليس هناك برنامجاً خاصاً عن ذلك المرض، لذا عليك أن تقف أمام القنبلة. |
- özel biri olmalı çünkü astsubaylar, albayın evine asla davet edilmezler. | Open Subtitles | يجب أن تكون شيئاً خاصاً لأن الـضباط هنا جميعـهم متكبرون, |
Senin için, insanların orta yerinde çok şahsi bir şey yaptım. | Open Subtitles | لقد فعلت شيئاً خاصاً جداً في مكان عام, فقط من أجلك |