| Ve genellikle bana yakınlarda yaşadıkları bir kayıptan bahsederler.. ölen bir ebeveyn, ve çok erken ayrılan bir arkadaş, doktordan kötü haber. | TED | وغالبا ما يحكون لي قصصا عن خسائرهم الأخيرة كوفاة أحد الوالدين أو صديق غادر بسرعة أو خبر سيء عند الطبيب |
| Diğer her şeyi almış olduğuna göre, buraya gelme sebebinin, kendime olan güvenimi almak olduğunu tahmin ediyorum, ama kötü haber tatlım. | Open Subtitles | أفترض بما انك أخذت كل شيء آخر أنت هنا من أجل احترامي بذاتي لكن هناك خبر سيء لذلك يا عزيزي |
| -Bu kötü haber, çok kötü oldum. | Open Subtitles | تشارلي هذا خبر سيء أكره أن أسمع ذلك سوف تتخطى الأمر |
| Dostum kötü haberlerim var. | Open Subtitles | ايها الرجل الضخم, لدي خبر سيء. |
| Tamam...iyi ve kötü haberlerim var. | Open Subtitles | مهلا. حسنا، لذلك ... لدي خبر سيء وأسوأ الأخبار. |
| haberler kötü çocuklar. Artık benim şehrimdesiniz. | Open Subtitles | حسنًا ، خبر سيء يا أولاد أنتم في مدينتي الآن |
| Efendim, muhasebeden kötü haberler geliyor. Ekonomik durum bizi fena vuracak. | Open Subtitles | سيدي ، خبر سيء في تدقيق الحسابات نواجه مشكلة صعبة مع الإقتصاد |
| Niyetim teklif etmek değildiyse bile etme ihtimalimin onun için iyi haber mi, kötü haber mi olduğunu bilmek isterim. | Open Subtitles | وعلى الرغم إنني لم اكن اتقدم لخطبتها اود ان اعرف لو فكرت في الأمر هل سيكون خبر سار ام خبر سيء |
| Bu evrenin en iyi sabit yapısını sembolize etsin diye konulmuş ve eğer öyleyse bu kötü haber demek. | Open Subtitles | إنَّهُ رمز الغرام الهيكل الثابت للكون وذلكَ الذي هناك هو خبر سيء |
| kötü haber aldığında biraz aklını kaçırıyorsan ne olmuş yani? | Open Subtitles | ماذا إن أصحبت مجنوناً قليلاً عندما تسمع خبر سيء |
| Bana da hamilesi denk geldi. Eğer kadına kötü haber verecek olursam bana bebeklerle ateş edecek. | Open Subtitles | إن أبلغتها بأي خبر سيء سيكون هناك حرفياً أطفالاً يُطلَقون في كل مكان |
| Erkekler için kötü haber henüz spermlerini dişinin sperm bankasında depolayamadığı için başarılı döllenme için bazı zorlayıcı stratejileri hayata geçirmek zorundadır. | TED | هذا بالتأكيد خبر سيء لكل ذكر يحاول ان يخزن حيواناته المنوية في حسابها. هذا ايضًا يمهد المسرح لإستراتيجيات عنيفة لتلقيح ناجح. |
| kötü haber, süperstar. Bu seni gerçekten mahvedecek. | Open Subtitles | خبر سيء يا نجم وهذا سوف يثير جنونك |
| Çocuklar, televizyonu kapatın. Lenny hakkında kötü haberlerim var. | Open Subtitles | أيها الولدان ، أطفئا التلفاز، لديّ خبر سيء حول (ليني) |
| Hepinize kötü haberlerim var. | Open Subtitles | لدي خبر سيء لكم جميعا |
| Sana kötü haberlerim var amigo. | Open Subtitles | لدي خبر سيء لك يارفيق |
| haberler kötü. Sürücünün 38'liğini almış. | Open Subtitles | سام" ، خبر سيء ، استولى" على مسدس السائق |
| haberler kötü, süperstar. Kafayı yiyeceksin belki ama. | Open Subtitles | خبر سيء يا نجم وهذا سوف يثير جنونك |
| Evet, o konuda Doug, haberler kötü. | Open Subtitles | أجل ,بشأن ذلك الكلب ,هناك خبر سيء. |
| Söyleme,sadece telefonu ver ya da kötü haberler alırsınız... alt üst olursunuz | Open Subtitles | لا تخبريه فقط ضعيه على الهاتف أو أن تحصل على خبر سيء و تغيِّره |
| Bu benim için çok kötü, bebeğim. Çünkü sadece 22'lik var bende. | Open Subtitles | هذا خبر سيء بالنسبة لي عزيزتي لأنني أملك فقط سلاح من نوع 22 |
| Aldığım üzücü bir haber neticesinde, mali durumum değişmek üzere. | Open Subtitles | بسبب خبر سيء ظرفي المالي على وشك أن يتغير |