Beş turuncu plastik boncuk dışında zarflar boştu. | Open Subtitles | لم يكن في الظرفين شيء سوى خمس خرزات برتقالية |
Bunlar sadece boncuk değil, mors alfabesi ile yazılmış mesaj. | Open Subtitles | تلك ليس خرزات فقط انها رساله، بشفرة موريس |
Crystal evdeki herkese boncuk kolyeler ve takılar yaptı. | TED | غزلت "كريستال" خرزات وصنعت جواهر لجميع مَنْ في الدار. |
Boncuklar ve büyük şehirden güzel, parlak şeyler getiririz. | Open Subtitles | حسناً، خرزات... و أشياء لامعة جميلة من المدينة الكبيرة |
Boncuklar ve... büyük şehirde bulunan güzel, parlak şeyler. | Open Subtitles | حسناً، خرزات... و أشياء لامعة جميلة من المدينة الكبيرة |
Burada tam 180 tane boncuk var. | Open Subtitles | هذا لَهُ مائة وثمان خرزات |
Ortada yeterince boncuk yok. | Open Subtitles | لا توجد خرزات تكفي كلينا |
Ortada yeterince boncuk yok. | Open Subtitles | لا توجد خرزات تكفي كلينا |
- boncuk. | Open Subtitles | خرزات |