Sonra düğmeye basılınca, voltaj uygulanır ve tahta gibi sertleşir. | TED | وعند ضغط الزريتم تطبيق الجهد الكهربي تُصبح قاسية كلوح خشبي |
Parmak tahta bir yüzeyde bir el baltası kullanılarak kesilmiş. | Open Subtitles | لقد تم قطع الاصبع باستخدام فأس صغيرة على سطح خشبي |
İleri devam et sağında tahta büyük bir kapı olmalı. | Open Subtitles | اكمل الى الامام سيكون هناك باب خشبي ضخم على يمينك |
Bu ahşap oyma, New Mexico'daki Zuni kabilesi üyelerinin elinden çıktı. | TED | هذا نحت خشبي قام بصناعته أفراد قبيلة زوني في نيو ميكسيكو. |
Marimba'nın ne olduğunu bilmeyen çoğumuz için söyleyeyim, dev, ahşap bir ksilofon. | TED | الماريمبا , لكل الناس الذين كانو مثلي كانت بهذه الضخامة , اكسيليفون خشبي |
...ve "O, tahtadan tahtına oturup taştan gözleriyle dünyayı izleyecek." diyor. | Open Subtitles | وواحد الذي يَجِبُ أَنْ يَجْلسَ على عرش خشبي سينظر الى العالم بعين من حجر |
Her gün tekrar tekrar yüzüne tahta bir şeyle vurulması gibiydi, kazık gibi. | Open Subtitles | كل يوم كان أشبه أن تكوني مطعونةً بشيء خشبي غير حاد مراراً وتكراراً |
Üzeri kuş işlemeli tahta bir bastonunuz var mı acaba? | Open Subtitles | ألا يوجد لديك، بالمصادفة عصاً مع عصفورٍ خشبي منقوشٍ عليها؟ |
Tuvalet diye yerdeki delikleri kullanıyorlar, tahta bir barakayla örtülmüş. | TED | المراحيض هناك هي حرفيا عبارة عن ثقوب في الأرض مغطاة بكوخ خشبي. |
Hiçbir zaman birinin binalarımdan birine girip çelik ya da betondan bir kolona sarıldığını görmedim fakat tahta bir binada bunun olduğunu gerçekten gördüm. | TED | لم أرى أبداً أي شخص يدخل أحد مبانيي ويحتضن عمود من الصلب أو الإسمنت، ولكني في الحقيقة رأيت ذلك يحدث في مبنى خشبي. |
Bu yasayla, çelikten bir tankın nasıl en az bir tahta kayık ya da hamam tası kadar kadar kolayca askıda | TED | والذي يشرح كيف أنه يمكن لناقلة نفطٍ معدنية أن تطفو كقاربٍ خشبي أو حوض استحمام. |
Bu bir bronz top, bir alüminyum kol burada ve bu da tahta disk. | TED | هذه هي الكرة البرونزية وهنا ذراع الألومنيوم، ومن ثم هذا قرص خشبي. |
tahta bir atın üzerinde ama uçtuğunu zannediyor. | Open Subtitles | إنّه على حصان خشبي, لكنّه يظن أنّه يطير. |
Parçaları dikiş atarak birleştiriyoruz küçük tahta kutuya koyuyoruz ve onu gömüyoruz. | Open Subtitles | نحن فقط نخيط الأجزاء ونضعها في صندوق خشبي ونحن ندفنه |
ahşap iskeletin metrekaresi 100$. | Open Subtitles | إطار خشبي ، و 100 دولارا لل قدم المربع الواحد. |
- Ve evinde de, uçakta bulduğumuza çok benzeyen bir ahşap boru buldum. | Open Subtitles | و في بيته وجدت إنبوب خشبي شبيه جداً بالذي تم اكتشافه بالطائرة |
Meyerbeer'in "Şeytan Robert" 1831 prodüksiyonundan ahşap bir tabanca ve üç insan kafatası. | Open Subtitles | القطعة رقم 664 وهي مسدس خشبي وثلاث جماجم إنسانية من إنتاج 1831 لروبرت لو ديابل وقام بها ميربير |
Büyük, mavi ve ahşap bir kulübe vardı. | Open Subtitles | لقد كان هنالك صندوق، صندوق كبير أزرق صندوق خشبي كبير أزرق |
Poliçe parlamento katındaki "tekne"... denilen bir ahşap kutuda. | Open Subtitles | المشروع موضوع في صندوق خشبي في طابق المؤتمرات يطلق عليه الهوبر |
Tavanı, eski kilisedeki gibi tahtadan yapacağız. | Open Subtitles | سوف يكون لديّنا سقف خشبي مثل الكنيسة القديمة |
Bir Woodsman'ınız olduğunu söyleseydiniz daha iyi ederdiniz. | Open Subtitles | كان من الذكاء أن تُخبرني أنه كان لديك سلاح خشبي |
Adamlarımın bildiği şey, benim odun fabrikamın seninkinden daha iyi teçhizatlara sahip olduğu. | Open Subtitles | ما يعرفه رجالي هو أنّ خشبي قيمته أكبر من قيمة ممتلكاتكِ |
Sandalye tahtadan, duvar taştandı. | Open Subtitles | الكرسي كان خشبي و الحائط من الحجر |
Sadece ağaçtan yapılmış kazığın işe yaradığını sanıyordum. O sadece söylenti. | Open Subtitles | اعتقد انه يجب ان يكون شئ خشبي او مشابه له. |
Odundan bir kızılderilinin pançosunu yürüttüm. | Open Subtitles | لقد سرقت للتو معطفاً من تمثال هندي خشبي. |