Onu memleketinden taşımıştı ve bugün özel olarak sana yaptım. | Open Subtitles | أحضرتها من البلاد القديمة و قد أعددتها خصيصاً لك اليوم |
Çünkü bana 6.000 dolara patladı ve bana özel yapıldı. | Open Subtitles | لأنه كلفني 6 آلاف دولار و قد صُنع خصيصاً لي |
Bu "Beş Tur" beş dakika ömrü kalan köpekler için özel formül. | Open Subtitles | إنها من الدرجة الخامسة، مُعدة خصيصاً للجراء المتبقي على عمرهم خمس دقائق. |
İki anneye sahip olma fikri çok yeni değil, özellikle de bizim yaşadığımız yerde. | TED | فكرة وجود والدتان ليست غريبة جداً، خصيصاً حيث نسكن. |
Bunu özellikle ürün incelemelerinde, kitap incelemelerinde; otelden, bir tost makinenin iyi olup olmadığına kadar her şeyde görüyoruz. | TED | نرى هذا خصيصاً مع نقد المنتجات, نقد الكتب, مل شيئ من الفنادق إلى ما إذا كانت محمصة الخبز جيدة أو لا. |
Bu gördüğünüz, özellikle sıtma için tasarlanmış olandır zira içine sıtma tanısı koyabilmemize olanak veren florasan filtreler yerleştirilmiş. | TED | هذا، تبين، أنه صمم خصيصاً من أجل الملاريا، لأنه يحتوي على مرشحات استشعاع صممت خصيصاً لتشخيص الملاريا. |
Aktif hayatı olan erkekler için yapılmış özel formüllü saçımsı bir içerik. | Open Subtitles | انها مادة صيغت خصيصاً لتشبه الشعر صممت للرجال النشيطين في مضمار المواعدة |
Doğum günüm için babamdan çok özel bir şey aldım. | Open Subtitles | تلقيت شيئاً في الواقع ، خصيصاً من والدي لعيد ميلادي |
Oğluna, tek bir panzehri olan özel bir formül verildi. | Open Subtitles | فلقد تجرّع نركيبة معدة له خصيصاً فيها ترياق واحد فقط |
Ama sana özel bir hediyem olmadığı anlamına gelmez bu. | Open Subtitles | ولكن هذا لا يعني أني لا أحمل هدية خصيصاً لأجلك |
Kumaşlara baskı yapan, boyayan araçlar olmaya nasıl uyum sağlayabildiğini görmek için sentetik biyolojiyi otomatize etmek üzere özel olarak tasarlanan araçları. | TED | الأدوات التي صممت خصيصاً لتشغيل البيولوجيا التركيبية لنرى قدرتها على التأقلم كأداة لطباعة وصبغ النسيج. |
- Buntline bana özel yaptı. | Open Subtitles | صنعه بانتلاين خصيصاً لى أية إمرأة جميلة ؟ |
Kocamın özel üretilmiş botları vardı. | Open Subtitles | زوجي صنع هذه الأحذية طويلة الرقبة خصيصاً. |
özellikle spermin kalitesi ile ilgili bir problemde en kullanışlı yöntemdir. | TED | هذا مفيد خصيصاً عندما يوجد مشكلة في نوعية النطاف |
Elbette bu teknolojilerin bazıları özellikle insan işçilerin yerini alacak şekilde tasarlandı. | TED | بالتأكيد بعض هذه التقنيات مصممة خصيصاً لتحل محل العمال البشريين. |
Aslında bunu işim yapmadı, işim beni bir yere götürmedi. Ben bu eserleri özellikle dünyayı gezmek istediğim için yaptım. | TED | ذلك ليس أن العمل أخذني إلى هناك بل لأنني صنعت الأشياء خصيصاً لأنني أردت أن أستخدمها لأرى العالم |
Konferansta özellikle bunun hakkında bazı şeyler duyacağız. | TED | وسنستمع لبعض المحادثات لاحقاً في هذا المؤتمر خصيصاً حول ذلك. |
Bu noktada sanırım küçük empresyonist bir filmimiz var. özellikle bu duruma uygun olsun diye yapılmış bir film | TED | في هذه النقطة أعتقد أن لدينا فيلم إنطباعي صغير الذي تم إعداده خصيصاً لهذه المناسبة. |
hayır, sevmiyorsun. ve onu özellikle bugece için yaptırdım. | Open Subtitles | كلا ، لا يعجبك وقد صنعته خصيصاً لتلك الليلة |
Sanki özellikle bizim için yazılmış gibi. | Open Subtitles | تقريباً , كما لو كانت كتبت من أجلنا خصيصاً |
Sırf onun için gizli bir mezar odası inşa edilmişken bedeni neden bu kadar sade bir tabutta saklanmış ki? | Open Subtitles | لماذا تم اخفاء جسده في صندوق بسيط بينما هناك قبو سري تم بنائه خصيصاً له؟ |
bilhassa Kayzer'in devlete ve liderlere olan tutumu savaş ve idaresi hakkında söylediklerini ayrıca önemli ihmâlkârlıklarını not alacaksın mesela devlet lehindeki beyanatlara katılmaması gibi. | Open Subtitles | خصيصاً مواقفه تجاه الرايخ وقادته أي شيء يقول عن الحرب ومجرياتها |