| El yerine kanca taşıyan, güvenlik görevlisi gibi. | Open Subtitles | مثل رجل الأمن ذلك الذي يضع خطّاف مكان يده المقطوعة |
| Şiddete meyilli, fevri ve elinin yerinde bir kanca var. | Open Subtitles | إنّه ميّال للعنف والتهوّر ولديه خطّاف مكان يده |
| Bir arkadaşımı arıyorum. Buraya daha yeni geldi. - Siyah saçlı, el yerine kancası var. | Open Subtitles | أبحث عن صديق جاء إلى هنا مؤخّراً داكن الشعر ولديه خطّاف مكان يده |
| - Çılgın, kancalı bir albino vardı aynanın içinde yaşardı! | Open Subtitles | كان هناك رجل ابيض مجنون مع خطّاف كان يعيش داخل مرآه |
| Tuvaletin yanındaki kancada asılı duran bir kitap. | Open Subtitles | كتاب معلق على خطّاف مباشرةً بجانب المرحاضِ |
| Kancaya geçirince kıpırdamayı keser. | Open Subtitles | لكنها ستكف عن ذلك حين تضعها في خطّاف الصنارة. |
| Eline kesik yerden bir kanca takılmış. | Open Subtitles | عنده خطّاف قد وضع فى يده الدامية. |
| Tek ihtiyacım olan, bir kanca. | Open Subtitles | كلّ ما أحتاجه هو خطّاف. |
| Yılan kancası. | Open Subtitles | إنّه خطّاف ثعابين. |
| Eli kancalı küçük Kolombiyalıyı görmedin, değil mi? | Open Subtitles | أنت لم ترى شخص كولمبي صغير يرتدي خطّاف ذراع، أليس كذلك؟ |
| Bir saat önce kancada çırpınan balık gibi nöbet geçiriyordun. | Open Subtitles | كلا، أنت لست بخير أصابتك نوبة تشنجيّة منذ ساعة، وكنت تتلوّى كالسمك المعلّق في خطّاف الصنّارة |