"خطّطنا" - Translation from Arabic to Turkish

• Planladığımız
• planlamıştık
• planlıyorduk

Japonların üstüne salmak üzere Planladığımız çılgınlık, ...sonunda kendi üstümüze kaldı.
الجنون خطّطنا لإطلاق عنان على الياباني، إنتهينا يطلقه على أنفسنا.

Bence ameliyatı, Planladığımız gibi, onun evinde yapmalıyız.
أعتقد أنّ علينا القيام بالجراحة في منزله كما خطّطنا من قبل

Bakın. Bu işi, Planladığımız gibi akşam 7'de yapıyoruz.
سنقوم بهذه العمليّة السابعة مساء الليلة كما خطّطنا

20 planlamıştık. Ama o 50 binle girmek istedi.
خطّطنا لـ 20 ألف جنيه لكنّه أراد الدهول بـ50 ألف.

Onu sorguladıktan sonra bunu planlamıştık ama plan yanlış gitti.
...لقد خطّطنا ...إلى أن نقوم بإستجوابه ولكن الخطة لمْ تسر في الطريق الصحيح ...و الآن هو تحت عُهدة

Projemizi yarın duyurmayı planlıyorduk.
لقد خطّطنا أن نعلن عن مشروعنا غدًا.

Planladığımız gibi.
سنأخذهم إلى الغابة ونطلق سراحهم. تماماً كما خطّطنا.

O yüzden bu gece Jübile'den sonra Planladığımız gibi ayrılacağız.
، لذا الليلة بعد إنتهاء الحفل سنرحل كما خطّطنا

Birlikte Planladığımız geleceğimizi unutamıyorum.
لا يُمكنني نسيان المستقبل الذّي خطّطنا له سويًّا حسنًا؟

Planladığımız şeyi yapacağız suçlarının hepsini tek tek söyleteceğiz sonrada tüm dünya izlerken infaz edeceğiz.
سنفعل ما خطّطنا له وهو معاقبتها على جرائمها واحدة تلو الأخرى وإعدامها بعد ذلك بينما يشاهد العالم ذلك

Sonra Planladığımız gibi beraberce ayrılırız.
بعدها نهرب معاً كما خطّطنا

Tam Planladığımız gibi.
تماماً كما خطّطنا

Planladığımız gibi Tink bizi arkadan içeriye sokacak. Henry'yi alacağız. Girip çıkacağız.
(تينك) ستدخلنا مِن الخلف كم خطّطنا فنحضر (هنري) و نخرج ببساطة

Planladığımız gibi...
تماماً كما خطّطنا

Pekâlâ, Planladığımız gibi şu işi halledelim.
حسناً، سنفعلها كما خطّطنا.

Planladığımız şeyi yapacağız.
سنفعل ما خطّطنا له

Planladığımız gibi parayı alacağız.
-سنجلب المال كما خطّطنا

Birlikte kaçmayı planlamıştık ama beni ekti.
خطّطنا للهرب معاً، ولكنّها خذلتني.

Sömestr tatilinde ailece Çin'e tatile gidip işleri yoluna sokmayı planlamıştık.
كنا قد خطّطنا رحلة إلى (الصين) لتقضيها (كيم) معنا خلال عطلتها، كعائلة، لمعالجة الأمور بيننا.

Bir hayat planlamıştık.
لقد خطّطنا لحياة سوياً

Krallıktan beraber kaçmayı planlıyorduk biliyorum.
-أعرف أنّنا خطّطنا لمغادرة المملكة معاً