Eğlenmek, şifa bulmak, kucaklanmak mı? Hızla, acısız bir kurtuluş mu? | Open Subtitles | من أجل التسلية، علاج، عناق سريع، خلاص غير مؤلم؟ |
Ebediyen yaşamaya mahkumuz kurtuluş yok, ölüm yok. | Open Subtitles | نحن مَلْعُونون لكي نعيش إلى الأبد بدون خلاص و لا نهايةَ. |
Fakat karın altındaki sönük bir ses tilkinin kurtuluşu olabilir. | Open Subtitles | لكن صوتٌ ضعيف تحت الجليد قد يكون خلاص هذا الثعلب |
Buna rağmen, Prens bir krallığın kurtuluşu için biz askerlerin hürmet ettiği bir hanımefendinin elini öptüm. | Open Subtitles | ولكني بعد ذلك قبلت يد سبب خلاص المملكة والتي هي بالمناسبة امرأة كنا قد بايعناها .. كرجال في الجيش |
Sanırım kendimi yeniden iyileştirip bir çeşit kefaret bulup bulamayacağımı görmek istedim. | Open Subtitles | أعتقد أنّي أردت رؤية إذا أمكنني جمع نفسي مُجددًا أو إيجاد خلاص |
Hıristiyan kanıyla Tanrı'nın kurtuluşunun esasları. | Open Subtitles | إنني أنشر كُتب خلاص الرب المقدسة المباركة من قبل المسيح. |
Türlerinin kefareti onlar. | Open Subtitles | هما خلاص الجنس البشري |
Sonra Yüce İsa'nın selameti ışığını üzerime yaydı ve bir hacı olarak Yeni Dünya'yı ziyarete gittim. | Open Subtitles | بعدها خلاص المسيح قد أضاء دربي وكـحاج.. أتيت لزيارة العالم الجديد |
Törensiz bir şekilde cesedini maden kuyusuna attık. Bizim gibi insanlar için kurtuluş yoktur. | Open Subtitles | ألقينا جثته في غور المناجم بدون جنازة ليس هناك خلاص لأشخاص مثلنا |
Eljida'nın bizim için bir kurtuluş olacağını düşünüyordu. | Open Subtitles | هو أعتقد بأن " الالجديا" ستكون بمثابة خلاص لنا أذا فشل التكامل |
Kendisine kurtuluş yolu sunduk, memnuniyetle kabul etti. | Open Subtitles | قدمنا له خلاص وانه بكل سرور المقبولة. |
Kilisenin dışında kurtuluş yoktur. | Open Subtitles | لا خلاص خارج الكنيسة |
Kilisenin dışında kurtuluş yoktur. | Open Subtitles | لا خلاص خارج الكنيسة |
Oğlum, yüce tanrı bize ruhumuzun kurtuluşu için çalışmayı emretti. | Open Subtitles | ولدي، ان الله كليّ القدرة، قد امرنا ان نعمل على خلاص ارواحنا |
Şimdi, hangisi daha önemli: Kolonimizin kurtuluşu için hayatımı adadığım çalışmam mı ki buna sizler de dahilsiniz beyler. Yoksa uykunuz mu? | Open Subtitles | ما هو الأهم , أن أنهي عمل حياتي من أجل خلاص المستعمرة |
Biz insan ırkının korunması ve kurtuluşu için bir araya gelmiş dini bir topluluğuz. | Open Subtitles | إننا منظمة دينيه موجوده لكي تحافظ على حمايه و خلاص الجنس البشري |
kefaret ve yeniden diriliş gibi gizemleri olan bir Tanrı'ya inanmıyordu. | Open Subtitles | لم يكن مهتماً بإله كانت خفاياه خلاص البشر والبعث. منذ أن كان مُجرد طفل، سمع ما أطلق عليه |
Bana gelin karanlığın çocukları. kefaret zamanı geldi çattı. | Open Subtitles | تعالوا إلي، يا أطفال الظلام زمن خلاص البشر وشيك |
Sonra kurtuluşunun olmayacağını öğrenmesini istiyorum. | Open Subtitles | وثم أريده أن يعلم أنه لن يكون هناك خلاص. |
Nassau'nun kefareti, prensipler gereğince, siz, ben o ve Thomas Hamilton, tüm o yıllar boyunca kendimizi bu işe adamıştık. | Open Subtitles | خلاص (ناسو) وفقاً للمبادئ التي أنت وأنا وهي و(توماس هاميلتون) كرسنا أنفسنا طيلة هذه السنوات |
Ama Almanya'nın selameti için acısı ve utancı ne kadar büyük olursa olsun... .. biz suçlu olduğumuzu bilenler itirafta bulunmalıyız. | Open Subtitles | لكن إن كان هناك من خلاص لألمانيا.. فلا بد أن نعترف بذنبنا الذي نعلمه... مهما كان الألم... |
Fakat Bitti. "Hayatımdan çık" dediği anda anlamıştım. | Open Subtitles | لكن خلاص زي ميكون بتقولي اخرج من حياتي |
"The Shawshank Redemption," filminde Andy orada yaşamayı... | Open Subtitles | في "خلاص شاوشانك" كان (آندي) يحاول أن... |