"خلالها" - Translation from Arabic to Turkish

    • içinden
        
    • sayesinde
        
    • içinde
        
    • sırada
        
    • aracılığıyla
        
    • içine
        
    • vasıtasıyla
        
    • arasından
        
    • yol
        
    • yolu
        
    • oradan
        
    • sayede
        
    Bir Reticulan içinden geçebilecek bile olsa, çok sıkı vidalanmış. Open Subtitles حتى لو كان الريتيكولا يستطيع الزحف خلالها, فالبراغي في مكانها.
    Bu hammaddeleri, karmakarışık atık yığınlarının içinden nasıl ayıracağımız her geçen gün daha fazla önem kazanmaktadır. TED وقد أصبحت الحاجة ملحة بشكل كبير لإكتشاف طريقة نستطيع من خلالها استخلاص هذه المواد الخام من سيل النفايات المعقد جداً
    Bize, tamemen gizli müfettişler gönderdikten sonra yaptıkları bağış sayesinde meme yoğunluğu yüksek bin kadın üzerinde çalışma ve mammogram ile MBI'nin sonuçlarını karşılaştıracak bir araştırma yapma imkanı sağladılar. TED وقد كنا سعداء لاننا حصلنا على فرصة من خلال فريق باحثين من مختلف الانحاء سنحت لنا من خلالها دراسة 1000 إمرأة من ذوات الثدي الكثيف وبمقارنة الماموغراف والبي ام آي
    Kutunun içinde küçük topların rastgele aşağı düşeceği dar tüneller var, sağa ya da sola veya sola, vs. TED داخل هذا اللوح توجد أنفاق ضيقة تسقط من خلالها الكرات الصغيرة بعشوائية، تذهب يمنة أو يسرة، أو يسرة، إلخ.
    Hassas bir tahliyenin ortasında olduğumuzu biliyor. Tam bu sırada aradı. Open Subtitles يعلم أننا نقوم بعملية إخلاء حساسة ومع ذلك اتصل بي خلالها
    Coco onunla buluştu, ve katilde kız aracılığıyla onu bulmaya çalıştı. Open Subtitles لقد قامت كوكو بمقابلته والقاتل كان يحاول العثور عليه من خلالها
    Bu daha sonra hücre tarafından özümsenen bir kese ya da kabarcık vasıtasıyla bir molekülün hücre dışından hücre içine alınabildiği bir işlemdir. TED العملية التي من خلالها يستطيع جزيء من خارج الخلية الانتقال إلى داخلها عبر الاستحواذ عليه في فقاعة أو حويصلة ثم تقوم الخلية بإدخاله.
    Sonra arasından sıcak sıvı akıtıp buzu eriterek delmesini sağlıyoruz. Open Subtitles ثم يقوم بتمرير سائل ساخن خلالها فتلقيه على الجليد وهي ستقوم بإذابة طريقها
    Temelde, içinden geçtiği dokuya etkiyen bir kuvvettir. TED أساسا، هي قوة تعمل على الأنسجة التي تمرّ خلالها.
    O, temelinde, içinden doğal dünyanın güzelliklerinin çok daha zengin görüldüğü bir penceredir. TED إنها، في جوهرها، نافذة يبدو العالم الطبيعي من خلالها أكثر ثراءً.
    Günün birinde kampçılar tekerlek lastiklerinin içinden suya atlıyorlardı. Lastiklerin içinden suya dalıyorlardı. Ve ben bunun çok zevkli olacağını düşündüm. TED وفي يوم معين، كان المخيمون يقفزون إلى المياه في دواليب العوامة. كانو يغوصون من خلالها. وقد أعجبتني الفكرة.
    Böylelikle kaynakların kombinasyonu ve filtre sayesinde biz ses üretiriz. TED ذلك أن الجمع بين المصدر والمُرشّح هي الطريقة التي يصدر صوتنا من خلالها.
    Ve açıkçası, bu beste Bartok'un eşine son sözüydü. Bu beste ilk olarak Bartok'un ölümünden sonra eşi sayesinde tüm dünyaya çalındı. TED كان واضحا أن هذا التكوين هو كلامه الاخير لها كان أول أداء لها بعد وفاته ومن خلالها للعالم
    Bunlar sayesinde zaman içinde yolculuk yapabilirsiniz, toplumumuzu daha iyi anlayabilirsiniz. TED يمكنكم السفر عبر الزمن، ومن خلالها يمكنكم فهم مجتمعنا أكثر.
    Hayatımda ilk defa kendimi farklı bir kültürün içinde bulmuştum. TED وكانت تلك أيضا أول مرة أنغمس خلالها في ثقافة جديدة ومختلفة.
    Fakat bu iş 10 yılını aldı ve bu sırada kendisi de orduya itaatsizlik sebebiyle hapse girdi. TED لكن هذا تطلب 10 سنوات كاملة، أمضى خلالها بعض الوقت في السجن هو أيضًا بتهمة عدم الولاء للجيش.
    Bu sırada çeşitli şeyler yapmışsın, fakat Rinditch'i senin öldürdüğüne inanmıyorum. Open Subtitles والتى قمت خلالها بعمل أشياء مختلفة ولكنى لا اؤمن انك قتلت رينديتش
    Birdenbire, türlerin nasıl ortaya çıkabileceğini ve yavaşça gelişebileceğini doğal seleksiyon süreci aracılığıyla fark ediyor. TED ‫أدرك خلالها كيف يمكن للأنواع ‬ ‫أن تظهر وتتطور ببطء‬ ‫من خلال عملية البقاء للأصلح.‬
    Sanki müzik onun aracılığıyla ...başka bir yerden geliyordu. Open Subtitles و كأن الموسيقى كانت تصدر من خلالها آتيةً من مكان آخر
    O kadar yoğundur ki, içine dahi girilemez. TED إنها كثيفة جداً لدرجة لا يمكن العبور من خلالها
    Benimle bağlantı kurman gerekirse onun vasıtasıyla yaparsan iyi olur. Open Subtitles إذا تَحتاجُ للإتِّصال بي، أنت من الأفضل أن تَعمَلُ هو خلالها.
    Teşekkürler onlara ki, harika şehirler inşa ettik, en büyük kayaların arasından kemirip geçtik, en karmaşık makineleri yaptık. Open Subtitles بها بنينا أكبر المدن قضمنا من خلالها أقوى الصخور بنينا بها أعقد الألآت
    Artık, laparoskopinin tersine iğneyi tam olarak istediğiniz yere yerleştirip tüm yol boyunca geçirebiliyorsunuz ve geçtiği yerleri takip edebiliyorsunuz. TED والآن , على النقيض من المنظار, يمكنك وضع الإبرة بدقّة في آلتك, ويمكنك تمريرها من خلالها واتباعها في ذلك المسار.
    Şimdi, virüs kapmanın bir sürü yolu vardır. TED الأن، هناك عدة طرق من خلالها يصاب جهاز الحاسب بالفيروس
    Eğer cennete gidersem senden önce, Bir delik açacağım ve seni oradan çekeceğim. TED إذا وصلت للجنّة قبل أن تفعل، سأحفر حفرة وأجذبك من خلالها.
    Yani, evet, bu sayede senin ilgini anlıyorum, ama... Open Subtitles اعني نعم هذه هي الطريقة التي كنت سأعرف من خلالها أنكِ مهتمه

    Most frequent words and phrases

    Arabic-Turkish: 10k, 20k, more | Turkish-Arabic: 10k, 20k, more