Şey, çocukken en iyi dostum olduğunu düşündüğüm ödüllü bir domuzun vardı. | Open Subtitles | لقد كان لدي خنزير عندما كنت طفلاً والذي إعتقدت أنه أعز أصدقائي |
1902 yılında, bir domuzun beyniyle ilkel bir düşünme makinesi yarattı. | Open Subtitles | في عام 1902 ولّد آلة التفكير البدائية الأولى من دماغ خنزير |
Ofis çalışanı: Kara orman domuzu ve elma havyarlı mozarella?BM: Hayır. | TED | موظف التوصيل: لحم خنزير مع جبنه موزيريلا وخردل تفاح؟ بي أم: لا. |
Fırtınayla kabaran dalgalar, Azgın yaban domuzu gibi | Open Subtitles | وأنا لم أسمع البحر ، متورم مع الرياح ، الغضب مثل خنزير غاضبة تثير غضبها مع العرق؟ |
Haklı. Gerçekten sen pis bir domuzsun. | Open Subtitles | هل تعرف معها الحق أنت فعلا خنزير في كرة من الوحل |
Bu akşam buraya geldim çünkü erkek arkadaşım olan domuza öfkeliydim. | Open Subtitles | لقد جئتُ إلى هنا الليلة لأنني كنت غاضبة من خنزير صديقي |
O uçkur peşinde, kendini beğenmiş pis bir domuz değil. | Open Subtitles | هو ليس خنزير في كرة من الوحل يقوده عضوه الذكري |
Hayır, yapma. Tam bir domuz. Gelsene domuzcuk. | Open Subtitles | تبدو كخنزير تعال يا خنزير يا خنزير يا خنزير |
Babamın küçük gümüş bıçağı yeleğinden çıkıp, yağ derinliğini kontrol etmek için bir domuzun sırtına girmeye her zaman hazırdı. | Open Subtitles | سكين والدي الفضي الصغير متأهب طيلة الوقت للخروج من جيب معطفه لينغرس في ظهر خنزير لقياس عمق الدهون في جسده |
Bir ispatında bir domuzun sinirlerinden birini bağlayarak domuzun sesini kaybetmesine neden oldu. | TED | في أحد العروض، تمكن من جعل خنزير يفقد صوته بربط أحد أعصابه. |
Peki domuzun kalbinin içine, elektrograma baktığımız zaman ne oldu? | TED | ولكن ماذا حدث عندما نظرنا داخل قلب خنزير إلى جهاز تخطيط القلب؟ |
Artık tavşanları yiyoruz ya da şanslı bir gündeysek yaban domuzu yeriz. | Open Subtitles | وما نأكله من اللحم الآن فقط الأرانب، أو خنزير بري إن حالفنا الحظ بيوم ما |
Duyduğuma göre ihtiyar Clemenson domuzu, sopayı yutuyormuş bu gece. | Open Subtitles | يقولون أن خنزير السيد كليمون سيبتلع سيخاً الليلة |
Bu, Java'lı bir savaşçının yaptığı yaban domuzu dişinden bir kolye. | Open Subtitles | هذا ناب خنزير برى . صنعة محارب من بلاد جاوا |
Nereye uçarsan uç, sen hâlâ bir domuzsun. | Open Subtitles | أينما كنت تطير، كنت لا تزال خنزير. شكرا، فرارين. |
Sen onlar için yalnızca konuşan bir domuzsun. | Open Subtitles | آه , انظر الخنزير تعزف البيانو أنت مجرد خنزير متحدث بالنسبة لهؤلاء الناس خنزير متحدث |
Ortaya çıkan embriyo sonra taşıyıcı annenin rahmine yerleştirildi ve bir domuza dönüşmesi sağlandı. | TED | ثم يوضع الجنين الناتج في رحم أم بديلة ويسمح له بالانقسام إلى خنزير. |
Tatlım, o sadece bir domuz. Sana anlattığım domuz kumbarası. | Open Subtitles | هذه هى الحصالة التى على شكل خنزير والتى أخبرتك عنها |
- Bizim starımızın onun gözünde domuzcuk gibi görünmesini istemeyiz, değil mi? | Open Subtitles | نحن لا نريد نجمنا لتبدو وكأنها خنزير قليلا تبول في عينيها الآن، هل نحن؟ |
Küçükken evcil bir domuzum vardı. Adı Piggies'ti. | Open Subtitles | عندما كنت طفل صغير كان عندي خنزير محبوب اسمه كان بيجز. |
Ama bir erkekle olursam, bu kadar maço davranan... kendine ve bana farklı bir domuzla olmam. | Open Subtitles | لكنني إذا كنت سأكون مع شاب لن أكون مع خنزير عدواني متسلط يغير مستويات التصرف عما كان من قبل |
Bak şişmansın, domuzlar gibi yemeyi kes. Başın da ağrıyorsa doktora görün! | Open Subtitles | كفاك تناول الطعام كمثل خنزير وإن كنت تعاني من صداع، فراجع الطبيب |
Ama sen domuzdan, küçük bir domuzdan başka bir şey değilsin. | Open Subtitles | لكنك لا شيء أكثر من خنزير صغير جدا , خنزير صغير |
- Enerjimi nasıl yönlendirirsem yönlendireyim sen hep bir pislik olacaksın. | Open Subtitles | - بغض النظر عن مدى توجيه طاقتي سوف تكون دائماً خنزير |
Kızın dolabına bugün pastırma koymuş, bende görünce geçirdim suratına. | Open Subtitles | واليوم وضعت قطعت لحم خنزير في خزانتها، لذا قمت بضربها. |