| Tam bir seçenek yokken en iyi şey hiçbir şey yapmamaktır derler. | Open Subtitles | إنهم يقولون : عندما لا يكون هناك خيارٌ واضح فان الشئ الأفضل لتفعله هو اللاشئ |
| Derler ki, iyi bir seçenek olmadığında, yapılacak en iyi şey hiçbir şey yapmamaktır. | Open Subtitles | إنهم يقولون : عندما لا يكون هناك خيارٌ واضح فان الشئ الأفضل لتفعله هو اللاشئ |
| Biz sadece bir seçim var, ben onlar pist temizlemek umut ve hızlı bir şekilde bunu. | Open Subtitles | لدينا فقط خيارٌ واحد آمل انهم يخلون لنا مدرجّ، وآمل ان يفعلون ذلك بسرعة |
| İyi seçim dostum. Hızlı sarı, büyük oyna ya da evine dön, öyle mi? | Open Subtitles | خيارٌ ممتاز، يا صديقي اللون الأصفر السريع، إما الثرى أو الثريا؟ |
| Bir seçeneğin daha var, gömlek almazsın ama benimle bir yemek yersin. | Open Subtitles | لديكِ خيارٌ آخر؛ لن تشترى قميصاً ولكن ستتناولين الطعام معى |
| Seni cezalandırmaktan başka şansım yoktu, biliyorsun. | Open Subtitles | أنتِ تعلمين بأنه لم يكن لي خيارٌ غير معاقبتك |
| Tamir edemezsen başka seçeneğimiz yok. | Open Subtitles | حسنٌ.. إن لمْ تقم بإصلاحها فلنْ يكون لدينا خيارٌ |
| Başka şansımız yok, paraya ihtiyacımız var. | Open Subtitles | ليس لدي خيارٌ آخر نحن بحاجة للنقود |
| Buradaki çoğu aile, Rus mafyasına bağlı ben de onlara başka seçenek sunuyorum. | Open Subtitles | الكثير من ابائهم، مُنتسبين للمافيا الروسية، لذا أحاول إعطائهم خيارٌ آخر |
| Yaşam ve ölüm ama arada üçüncü bir seçenek olması gerekiyor. | Open Subtitles | هناكحياةوموت... لكن هنا ثمّة خيارٌ ثالث، ماذا لو الموت ليس النهاية؟ |
| Diğer yandan Kıyı Şeridi Duvarı programı ümit verici bir seçenek. | Open Subtitles | ،ومن ناحية أخرى برنامج السور الساحلي هو خيارٌ مبشّر بالآمال |
| Bazen, başka bir seçenek yoktur, bunu sende biliyorsun. | Open Subtitles | أحياناً، لا يوجد خيارٌ آخر وأنت تعلم ذلك. |
| Düşkünler evi mükemmel bir seçim. | Open Subtitles | وفرّي له الراحة اللازمة دور الرعاية خيارٌ مثالي |
| Artık bir seçim şansı yok, değil mi? | Open Subtitles | حسناً، لم يتبقى لي خيارٌ أخر، أليس كذلك؟ |
| Artık ortada bir seçim kalmadı. | Open Subtitles | حسناً، لم يتبقى لي خيارٌ أخر، أليس كذلك؟ |
| Ve her zaman başka seçeneğin olduğunu da söyledim. | Open Subtitles | ولقد قلت بأنّه يوجد دائماً خيارٌ آخر. |
| Pilot gemiyi çevirmeyi reddettiğinde, onu vurmaktan başka bir şansım kalmamıştı. | Open Subtitles | عندما رفض الطيار العدول عن الهبوط لم يكن لديَ خيارٌ سوى أطلاق النار عليه |
| Tamam ama onu bırakmayacaksak geriye bir seçeneğimiz kalıyor. | Open Subtitles | حسنٌ، لكن إن لم ندعها هنا، لدينا خيارٌ واحد فحسب. |
| Başka şansımız olmadığını düşünüyorum. | Open Subtitles | نحنُ ليس لدينا خيارٌ آخر على أية حال. |
| Evet, sanırım tek seçeneğim. Tek bir atış şansın var! | Open Subtitles | أجل ، كأنه لديّ خيارٌ آخر. لديكِ فرصة واحدة لإصابته. |
| Başka çarem yoktu! Beni mecbur bıraktı. | Open Subtitles | لم يكن لدي خيارٌ اخر لقد كاد يقتلني, يا رجل |
| Öyle bir noktaya geldim ki, bir insanı buna zorunlu kılan hiçbir madde bulamadım, sadece beni değil, tanıdığım birçok insanı da ilgilendiriyordu ve istifa etmekten başka çare bulamadım. | Open Subtitles | أنا في تلك النقطةِ, لم أَستطع أَنْ أَجِدَ القانونَ الذي يجَعلَ الشخص مسؤولابشكل واضح على الاقل ليس أنا ,و ليس معظم الأشخاص الذين أعرفهم و لم يكن لي خيارٌ سوى الإستقالة |
| Karşımızdakilerin gayesini öğrenene değin başka çaremiz yok. | Open Subtitles | ليس لدينا خيارٌ آخر، ما دامت أهداف العدو غير واضحةٍ لنا |
| Kaldı ki ancak Başka seçeneğim kalmadığında öldürdüm. | Open Subtitles | و انا لا أفعل ذلك إلا حينما لا يكون أماي خيارٌ آخر. |