Sevgisini verdiği adam dışında, tek bir kişi bile ona ihanet etmedi. | Open Subtitles | ليس هناك شخص واحد كان يرغب في خيانته إلا شخص واحد الذي اعطاه حُبه ابنه اللعين |
Bir hain kendine ihanet eder mi? | Open Subtitles | لا زال هذا هراء فأي مغفل هذا الذي يعلن خيانته على الملأ؟ |
Belki olacakları bilmiyordu. Belki suçlumuz tarafından ihanete uğramıştı. | Open Subtitles | ربما لم يكن يعرف ماذا سيحدث ربما تمت خيانته من الجانى |
Kontun ihaneti, kadınınkinden çok daha büyüktü. | Open Subtitles | خيانته كانت أكبر من خيانتها يمكن ان تحدث ابداً |
- Ve sonra onu bulduğumuzda onu halka kabul ettirmem için siyah suratımın karşısına geçiyorsun ve ırkçı patronun ihanetini yumuşatarak satabilsin diye bana pezevenklik yapıyorsun. | Open Subtitles | أصبح لديكِ وجهي الأسود لتخدعي به الجمهور، وقمتِ بإحضاري إلى رئيسكِ العنصري لتقومي بتلطيف خيانته. |
Teal'c önümde, ihanetinin bedelini ödemek için bekliyordu. | Open Subtitles | تيلوك كان يقف أمامى , ينتظر أن يدفع ثمن خيانته |
Gabrielle, hiç şüphesiz ki, eski yaşantısını geri istiyordu, ama Carlos'un ihanetinden dolayı acı çekmesini daha çok istiyordu. | Open Subtitles | أرادت (جابرييل) أن تعود حياتها كما كانت بلا شك (لكنها رغبتها في أن يدفع (كارلوس ثمن خيانته كانت أكبر |
Nasıl ki Tanrımız'a, kurtarıcımıza otuz parça gümüş ihanet ettiyse birkaç parça gümüş de Şeytan'ın bu dünyadaki çocuğuna ihanet edebilir! | Open Subtitles | كما هو منقذنا تمت خيانته بسبب 30 قطعة من الفضة بضعة أونسات من الفضة يمكن أن تخون طفل الشيطان |
Bana ihanet etti, daha da kötüsü, sizi de tehlikeye attı. | Open Subtitles | ،لقد خانني ، بل فعل أسؤا من ذلك لقد وضعكِ في طريق خيانته |
- Neyin? O an ihanet etmek için ülkeni korumaya gittiğin an. | Open Subtitles | اللحظه التي تحولت بها من حماية بلدك إلى خيانته. |
Ama evliydiler ve ihanet etmekten hiç vazgeçmedi. | Open Subtitles | حسنا، لقد كانا متزوجان و استمرت في خيانته |
Eğer varsa, eğer takıma içerden birileri ihanet ediyorsa el altından araştırmalıyım. | Open Subtitles | أذا كان كذلك , أذا الفريق , يتم خيانته من الداخل . يجب علي التحري بدون ترجيح يدي |
Kardeşimden nefret ettiğim zamanlar oldu ama ona böyle ihanet edemem. | Open Subtitles | بعض الأحيان كرهت أخي، ولكن لا أستطيع خيانته هكذا. |
Adamlarından biri tarafından ihanete uğradı, şimdi de beladan kurtulması için ona yardım etmemizi istiyor. | Open Subtitles | لقد تمت خيانته من أحد المقربين منه والآن يريد مساعدتنا للقضاء على هذه الفوضى |
Öyleydi Majesteleri ve yegane ödülü, kralı tarafından ihanete uğrayarak ölmek oldu. | Open Subtitles | كانَ كذلك سموكِ ومكافأتهُ كانت الموت تم خيانته من قبل ملكه |
Borçların yanı sıra, etrafındaki insanları kaybetti, incindi, üstüne üstlük ihanete uğradı. | Open Subtitles | لم يفقد فقط نقود كثيرة، لكنه فقد أشخاص. تمت أذيتهم، و تم خيانته. |
Spike sana pahalı bir yemek veya tatil borçlu ihaneti kimin planladığını tahmin etmeyi başlattığı için. | Open Subtitles | سبايك سيدعوك إلى عشاء فاخر أو إجازة لقد حصد لقاء خيانته |
Daniel ile konuştuysan Pearson Hardman'ı benim ihanetim yüzünden değil kendi ihaneti yüzünden kaybettiğini biliyorsun demektir. | Open Subtitles | حسناُ، إذا تكلمت مع دانيل ستعرفين انه خسر الشركة بسبب خيانته لي |
Ve öne çıkan herkesin ihaneti bağışlanacak. | Open Subtitles | إذاً... ...أى واحد سيتقدم ... ... ربما غفرت له خيانته. |
Tüm tanrılarımızın adına yemin ediyorum ki, bütün topraklarını ele geçireceğiz ve baltamla kardeşinin ihanetini aynen iade edeceğim. | Open Subtitles | أقسّم بكل آلهتنا، أننا سنستولي على كل أراضيه وسأعاقب شقيقه على خيانته لنا بالفأس. |
İhanetinin intikamını aldım. | Open Subtitles | كان لا بد أن أنتقم منه على خيانته |
9 Mayıs Cumartesi günü, Noah Solloway üzüntüsünü ifade ederek ve son ihanetinden ötürü perişan halde eşine ve ailesine geri dönmüştür. | Open Subtitles | @Aggonye في يوم السبت التاسع من شهر ماي نوا سولواي رجع لزوجته وأسرته معبرًا عن ندمه واستيائه على خيانته |
Seni aldattığını öğrendin, çılgına döndün ve onu vurdun. | Open Subtitles | لقد اكتشفتِ أمر خيانته لكِ ففقدتِ أعصابكِ و قمتِ بقتله |