Beni, hayır amaçlı eve alman için seni ikna etmesinden gurur duymuş. | Open Subtitles | .. كان فخوراً جداً بنفسه .. لأنه أقنعكِ برعايتي كعمل خيريّ |
Şu anda kendimi çok suçlu hissediyorum. Şimdi, hangi hayır kurumuna gideyim? | Open Subtitles | حسناً، بعد شعوري بالذنب، أيّ عملٍ خيريّ تعتقدين عليّ المشاركة به؟ |
Kulağa tatsız bir iş gibi geliyor işte bu yüzden küçük bir hayır yapmakta kendimi mükemmel derecede haklı görüyorum. | Open Subtitles | يا له من واجب مزعج، ولهذا أجد قيامي بعمل خيريّ بسيط مُبرّرًا تمامًا. |
Bu kız seninle çıkarak bir tür hayır işi yapmış gibi davranıyorsun. | Open Subtitles | تتصرف و كـأن هذه الفتـاة تقوم بعمـل خيريّ بمواعدتهـا لك |
Yakın zamanda orada bir hayır gecesi düzenlemeyi planlıyor. | Open Subtitles | إنّه يخطط لاستضافة حفل خيريّ هناك قريبًا. |
Hristiyan hayır kurumu için yapıIan bir iyilikti. | Open Subtitles | لقد كان ذلك عملٌ خيريّ |
Bak, Volker, hayır toplantısı için diğer 300-400 kişiyle beraber San Francisco'daydı. | Open Subtitles | انظري، (فولكر) كان في (سان فرانسِسكو) في حفلٍ خيريّ بحضور قرابة 400 شخص. |