Beyaz Saray'dan birinin hiçliğe karıştığı öğrenilirse ne olur, biliyor musun? | Open Subtitles | أن شخصاً ما داخل البيت الأبيض قد تجاوز النظام تمامـاً ؟ |
Ve bu da sizi Beyaz Saray'ın içine sokardı. | Open Subtitles | و هذا سوف ينقل تحقيقكم إلى داخل البيت الأبيض |
Şimdi,biz kendi zekamızı Beyaz Saray'ın içinde burada yaratabiliriz. | Open Subtitles | يمكننا أن ننشئ جهاز استخبارات خاصاً بنا هنا، داخل البيت الأبيض |
Onlar anlayıncaya kadar Beyaz Saray'a Latin kökenli biri yerleşir. | Open Subtitles | أن يعيشوا داخل البيت الأبيض قبل أن يصل الوقت الى دماغتهم اللعينة |
Hatta Beyaz Saray'da, gerçekten kararlar aldığına da inanmanızı istiyorlar. | Open Subtitles | ويريدونأيضاًمنكانتصدق بانه بالفعل يقوم بالقرارات داخل البيت الأبيض |
Başkan yıkılmadan önce Beyaz Saray'da girip çıktığı her yere baktım. | Open Subtitles | إلى كلّ مكانٍ قصده داخل البيت الأبيض قبل و بعد سقوط الرئيس |
Temasta olduğum kişi, Beyaz Saray içindeki bir memur. Tüm bildiğim bu. | Open Subtitles | وصيلة إتصالى هو من داخل البيت الأبيض هذا كل شئ |
Biri ona sızdırmış olmalı. Beyaz Saray'ın içinden biri. | Open Subtitles | أحدهم يسرب إليها شخص من داخل البيت الأبيض |
Beyaz Saray'dan bir kaynaktan aldığımız bir bilgiye göre First Lady, kocasıyla yaşadığı büyük bir tartışma sonucu Teksas'a gitti. | Open Subtitles | يخبرنا مصدر من داخل البيت الأبيض أن السيدة الأولى سافرت لتكساس بعدما اختلفت مع زوجها |
- Beyaz Saray'da hayranım olması güzeldir. | Open Subtitles | من اللطيف دوماً أن تحظى بمُشجع لك من داخل البيت الأبيض |
Sizi çok fazla uğraştırmadan Beyaz Saray'a sokacaktır. | Open Subtitles | يجب أن تدخلك داخل البيت الأبيض بدون الكثير من العقبات. |
Kendisi de bu gece Beyaz Saray'ın verdiği yemeğe katılan... bağımsız Senatörlerden biri. | Open Subtitles | واحداً من المدعوين الوافدين. وللساعات القادمة على الأقل... سيجلس نائب مستقل داخل البيت الأبيض. |
Beyaz Saray'da casuslarınız yoksa,o olmaz. | Open Subtitles | -ولكن ليس بأن يكون لك جواسيس داخل البيت الأبيض |
Calvin Wax, kıdemli birisi. Beyaz Saray içerisinde olduğu sürece dokunulmazlığı var. | Open Subtitles | كالفين واكس" هو من كبار الموظفين" وطالما هو داخل البيت الأبيض فهو مُحصّن |
Bunlar rehine olayının başlamasından itibaren Beyaz Saray'dan gelen ilk görüntüler. | Open Subtitles | الآن, هذا الصورة الآولية الواردة إلينا* *من داخل البيت الأبيض *من بين الرهائن المحتجزين* |
Beyaz Saray'ın içinde seçim propagandası yapmak yok. | Open Subtitles | لا يسمح بالانتخابات داخل البيت الأبيض |
Beyaz Saray'da kimyasal bir silahı patlatmak gibi. | Open Subtitles | كإطلاق سلاح كيمائي داخل البيت الأبيض |
"Beyaz Saray'ın içinden önemli bir kaynak... | Open Subtitles | يؤكد مصدر من داخل البيت الأبيض |
Çünkü David'in Beyaz Saray içinden bir kaynağı vardı... ve birileri, onu görmemi engellemeye çalışıyor. | Open Subtitles | لأن (ديفيد) كان لديه مصدر داخل البيت الأبيض وأحدهم يحاول أن يمنعني من رؤيتها |
Lisa, Müslüman bir terörist Beyaz Saray'da bomba patlattı. | Open Subtitles | ليزا), أحد الإرهابيين المسلمين اطلق قنبلة) داخل البيت الأبيض |