Ama içine koyunca, tüfek yağı Çantanın içine bulaştı. | Open Subtitles | لكن لأنه فعل .. ترسب زيت السلاح في داخل الحقيبة |
Çantanın içine hiç bakmıyor musun? | Open Subtitles | إنّك لم تنظر داخل الحقيبة أبداً؟ |
Sadece Çantanın içine bırak. | Open Subtitles | فقط تأكد منهم داخل الحقيبة |
Zavallı çocuk çantanın içinde çok korkmuş olmalı. | Open Subtitles | الفتى المسكين لابد من أنه كان خائفاً جدا داخل الحقيبة |
Bak, paketi teslim ettikten sonra paramı ödedikleri sürece çantanın içinde ne olduğu gerçekten umurumda değil. | Open Subtitles | اسمع، لطالما أوصلها ويدفعون ليّ المال، فأني لا أهتم بما داخل الحقيبة. |
Çantaya bakmanı istiyorum. | Open Subtitles | ابقى هادئاً و حسب , ابقى هادئاً أنا أريد منك أن تنظر إلى ما داخل الحقيبة |
Verdikleri telefonu, Çantaya sıkıştırmayı başarabildim. - Anlamadım. | Open Subtitles | حسناً، تمكّنتُ من وضع الهاتف الذي أعطاني إيّاه الخاطفين داخل الحقيبة. |
- Çantada ne var? Aletler mi? | Open Subtitles | -ما الذي يوجد داخل الحقيبة ، أدوات؟ |
Çantanın içine sakladım. | Open Subtitles | مخفي داخل الحقيبة |
Çantanın içine izleme cihazı yerleştirdik. | Open Subtitles | وضعنا تعقب داخل الحقيبة. |
Çorapların dış cepte. İç çamaşırların çantanın içinde. | Open Subtitles | الجوارب في الجيب الخارجي والملابس الداخلية داخل الحقيبة |
Çantaya bak. | Open Subtitles | انظر داخل الحقيبة. |