Deniz Gölgesi'nden Toz Fırtınası'na, yanımızda altı kişi var. | Open Subtitles | من سى شادو إلى داست ستورم ست أرواح على متن الطائرة |
Toz Fırtınası'ndan Deniz Gölgesi'ne, tamam. | Open Subtitles | من داست ستورم إلى سى شادو , بدل |
Yani, gizemli bir araba ara sokaktan çıktı, ayağını ezdi, ve sen, yine de soyguna devam ettin öyle mi? | Open Subtitles | إذاً، أحد السيارات الغامضة خرجت من الزقاق و داست على قدمك وأنت ذهبت لتكمل السرقة بدون مشاكل ؟ |
O ise benim kalbimi ezdi geçti. | Open Subtitles | و التي داست على كل قلبي |
Şimdi sana, kardeşine kalbimi açtığımı ama onun bir nevi ezdiğini söylesem yardımı olur mu? | Open Subtitles | هل سيساعد ان اخبرتك انني عرضت عليها قلبي وقد داست عليه ؟ |
Mesela, kadının biri arabasını park ederken Jimmy çıkacak ve saatini ezdiğini söyleyecek, sonra da saati göstereceğiz. | Open Subtitles | مثلا, تأتي امرأة وتحاول إيقاف سيارتها ثم يخرج (جيمي) ويقول أنها داست على ساعته الروليكس وعندها نصور الساعة |
2004'te Yıldız tozu sondası kuyruğa bir uçuş gerçekleştirdi. | Open Subtitles | في 2004، حلّق المكوك "ستار داست" نحو ذيل |
Tuvalete giderken elime bastı. | Open Subtitles | لقد داست على يدي في طريقها للحمام آندي .. |
Soldan git, aşağı doğru yürü üzerine Godzilla basmış gibi duran kamyonetin oradan sağa dön. | Open Subtitles | العودة اليسار، ثم على طول الطريق، تأخذ الحق في الشاحنة التي يبدو غدزيلا داست عليه. |
Toz Çanağı'ndan kalan çiftlikler aldılar. Kelepirden anlıyorlardı. | Open Subtitles | وسيطروا على مزرعتين في منطقة (داست بول) عرفوا الصفقة بمجرد رؤيتها |
O ise benim kalbimi ezdi geçti. | Open Subtitles | و التي داست على كل قلبي |
Zemini mi ezdi? | Open Subtitles | لقد داست و اخترقت الأرضية؟ |
Yıldız tozu bu örnekleri Dünya'ya getirdiğinde fark ettik ki, aslında her kuyruklu yıldız eşsiz bir nesnedir. | Open Subtitles | عندما أحضر "ستار داست" تلك العينات للأرض أدركنا أن كل مذنّبٍ فريد |
Giderken ayağıma bastı. | Open Subtitles | لقد داست عليّ بينما كانت تغادر. |
Kırık cama basmış sanırım. | Open Subtitles | أعتقد أنها قد داست على قطع الزجاج. |