Kaybolmuş değilsin; o yüzden, arayışta olmana gerek yok. | Open Subtitles | لست تأئهة لذا لا داعي إلى أن يبحث عنك أحد |
Ben yanındayken buna gerek yok. Bunu söylemeye çalışıyordum. | Open Subtitles | لا داعي إلى ذلك، ليس معي، ذلك ما حاولت أن أقوله لك |
Öyleyse Sağlık Bakanlığı'nı arayıp kasabayı paniğe sokmaya gerek yok. | Open Subtitles | لا داعي إلى الإتصال بمركز مكافحة الأمراض وإثارة الذعر في البلدة |
gerek yok, hayatım. Sonraki gösteri onun. | Open Subtitles | لا داعي إلى ذلك ، يا عزيزي إنّه الراقص التالي |
Aslında gerek kalmadı, çünkü "Ross öldü." şakan tutmadı. | Open Subtitles | في الواقع، لا داعي إلى ذلك، لأنّ مزحة "روس مات" لم تنجح. |
Bakmama gerek yok. Sıradan bir intihar vakası. | Open Subtitles | لا داعي إلى ذلك، إنّه انتحار تقليديّ |
Bizimle konuşmaktan korkmanıza gerek yok. | Open Subtitles | لا داعي إلى الخوف من التحدث معنا |
Özür dilemeye gerek yok. | Open Subtitles | أرجوك لا داعي إلى الإعتذار |
Sessiz olmana gerek yok. | Open Subtitles | لا داعي إلى أن تكوني هادئة |
Beklememize gerek yok biz evliyiz. | Open Subtitles | -أنتظر ؟ لا داعي إلى الإنتظار |