Vuran kişi hiç uyarı vermiyor, Dunning'e ofiste ne yaptığını sormuyor. | Open Subtitles | القاتل لم يعطيه تحذير لم يسأل داننيج ماذا يفعل في المكتب |
Dedektif Dunning'in yüzbaşısını çeteye baskın yapmaya kışkırttığı zamanlarda Farris'in bilgisayarında çeteye karşı bol miktarda kanıt olduğunu iddia ediyordu. | Open Subtitles | من قبل عندما كان المحقق داننيج يحث النقيب الخاص به إلقاء القبض علي العصابه اصر هو ان الكومبيوتر الخاص بفاريس |
Ya da Dunning'in suç ortağı dikkatler polis baskınındayken Farris'in parasına el koydu. | Open Subtitles | او ان شريك داننيج استخدم هجوم الشرطه كإلهاء لكي يسحب اموال فاريس لنفسه |
Dunning New York'taki liderleri konusunda köşeye sıkışmış durumda Nicholas Farris. | Open Subtitles | داننيج في صحبه قائد العصابه في نيويورك نيكلوس فاريس |
Eğer Dunning haklıysa, onu ele geçirdiğimizde tedarik zincirini, neferlerini, banka hesaplarını da ele geçirmiş olacağız. | Open Subtitles | اذا كان داننيج صحيح واستطعنا انا نحصل علي الجهاز سنتستطيع ان نجد الموردين والمجندين والحسابات البنكيه |
Aslına bakarsan, Dunning o bilgisayarı hiç kontrol edemedi. | Open Subtitles | لذا داننيج لم يجد فرصه لكي ينفقد الكومبيوتر |
Dunning'e bilgisayardaki dosyaları bir flaş sürücüye kopyalaması ve sağ salim kaçması için zaman kazandırmalıyız. | Open Subtitles | نحن فقط نريد الوقت الكافي لك يدخل داننيج وينقل الملفات علي هارد متنقل ويخرج وراسه ماذالت متصله بجسده |
Bir saat sonra Staten Island'da Dedektif Dunning'le buluşacağım. | Open Subtitles | ساقابل المحقق داننيج علي جزيره ستاتن بعد ساعه |
Farklı güzergahlar kullanarak Dedektif Dunning'in çetenin üssünü ne kadar zamanda kat edeceğini anlamaya çalışıyorum. | Open Subtitles | لكي افهم كم سيتغرق المحقق داننيج لكي يعيق قائد العصابه |
Dedektif Dunning'in benim kadar hünerli olmasını beklemek mantıksızca olur ben de hızını ölçmenin en iyi yolunun bu olduğunu düşündüm. | Open Subtitles | انه غير منطقي توقع المحقق داننيج ان يكون بارع مثلي لذا رأيت انه من الافضل ان اجربك |
Dunning'ten gelen bilgiden fark ettim ki çete üssünde çarşambaları köşedeki striptiz kulübünde verilen bedava öğle yemeği ile aynı zamana rastlayan ciddi bir adam eksikliği var. | Open Subtitles | انا ايضا لاحظن من معلومات داننيج انه يوجد تراجع في عددهم داخل مقر العصابه |
Görebildiğimiz kadarı ile, Dunning bilgisayarın peşinden kendisi gidiyor. | Open Subtitles | اقصي ما نستطيع قوله ان داننيج تفقد الكومبيوتر وحده |
Her ne kadar Dedektif Dunning araştırmasına bu korkunç kokuyu eklemese de burada değişik türde pis vücut kokusu ve alınmadan ve alındıktan sonraki alkol kokusu var. | Open Subtitles | بغض النظر تحقيق المحقق داننيج فشلت في وصف الهجوم البشع من روائح سجائر عديده وروائح اجساد |
Bilgisayardakiler ve Dunning'in seni çektiği tüm videolarla 15 seneden 25 seneye bakıyorsun. | Open Subtitles | بين ذلك وذاك الفيديو الذي صوره داننيج لك ايضا انت تنتظر من 15 الي 25 عام |
Ryan Dunning'i vururken gördüğümüz adam Ryan Dunning'ti. | Open Subtitles | الرجل الذي رأيناه يطلق النار علي رايان داننيج كان هو راين داننيج |
Ortağı kamerayı takarken, Dunning ateş edeni oynadı. | Open Subtitles | داننيج كان يمثل مطلق النار وكان شريكه يمثل الكاميرا |
Buna karşılık, kamerayı takan kişinin Dunning olmadığını keşfettik. | Open Subtitles | وعلي عكس ذلك اكتشفنا ان الشخص الذي يرتدي الكاميرا لا يستطيع ان يكون داننيج |
Dunning'in aylardır o ekibi alaşağı etmek için zorladığını söylememiş miydin? | Open Subtitles | انت اخبرتني ان داننيج ظل يحث لاشهر لكي تلق القبض عل هذا الطاقم |
Dedektif Dunning adeta bir kalenin içinde bu videoyu çekmeyi başardı. | Open Subtitles | المحقق داننيج تمكن من تصوير الفيديو في داخل مكان محصن |
O dışarı çıkmadan çok önce dışarı çıkacaklar ve Dunning'in ortağı da lider olacak. | Open Subtitles | يخرجون قبل ان يخرج هو بكثير وشريك داننيج يعلو الي القمه |