Adam başına bir parça Tavuk ve bir patates. Gerisini saklayalım. | Open Subtitles | قطعة دجاج و أخرى من البطاطس لكل واحد و سنوفر الباقى. |
Ailem bağış toplamak için menüde Tavuk ve jambon suyu olan bir akşam yemeği düzenlediğinde bize gelmiştin. | Open Subtitles | لقد أتيت من أجل عشاء مكون من دجاج و حساء الذي قامت به عائلتي ليدعموا الأمر نفسه |
Aslında ben parmesanlı Tavuk ve beyaz şarap alacağım. | Open Subtitles | في الحقيقة أريد صحن دجاج و نبيذاً أبيض |
Tavuk ve salata var. | Open Subtitles | دجاج و القليل من السلطة |
Tavuk ve mısır ekmeği var. | Open Subtitles | يوجد هنا دجاج و خبز |
Tavuk ve bira demek. | Open Subtitles | انه دجاج و بيرة |
Bu cenazeler, insanları ölenler adına kurban edilip dağıtılan hayvanların miktarına göre -domuz,Tavuk ve en önemlisi manda- karşılıklı bir borç sistemine bağlayan ayrıntılı ritüellerle yapılıyor. | TED | إذاً فهذه المآتم قد مُيزّت بطقوس ذات تفاصيل دقيقة و كفيلة بإبقاء الناس في موالاة متبادلة بين بعضهم البعض وهي مبنية على حصيلة الحيوانات خنازير و دجاج و الأهم بين هذه الحيوانات (جاموس الماء) التي سوف تقدم كقرابين، و من ثَم ستفرّق بين الناس على روح الفقيد (المتوفى) |
"Tavuk ve memeler" | Open Subtitles | دجاج و صدور. |
Tavuk ve waffles mı? | Open Subtitles | دجاج و(وافلز)؟ |