Onu çizebilmek için çok yüksek sıcaklık gerekir. Fırlatma rampasındaki sıcaklık gibi. | Open Subtitles | لتحقيق هذا تحتاج الى درجات حرارة عالية جدا درجات حرارة منصة الاقلاع |
Ve bu ipliği üretmek aşırı yüksek derecelerde sıcaklık, yüksek basınç ve büyük miktarda kirlilik gerektiriyor. | TED | والذي يحتاج درجات حرارة وضغط عالية جداً ناهيكم عن التلوث الكبير الذي ينتج عن صناعته |
Dünya ile uzaydaki soğuk arasında büyük bir sıcaklık farkı var. | TED | يوجد فرق درجات حرارة كبير بيننا هنا على الأرض وبين برودة الفضاء. |
...Fairfax'de durum çok iyi değil ve kıyı boyunca dondurucu soğuklara maruz kalacağımızdan, en düşük sıcaklıklarımız olacak. | Open Subtitles | الوضع ليس أفضل في فيرفاكس ..و على طول الساحل أكثر درجات حرارة منخفضة لدينا سنخطو في الثلوج |
Ve asıl önemli olan bunları çok dikkatli şekilde kurutmanız, düşük bir sıcaklıkta. | TED | والشئ الرئيسي هو أنك يجب أن تجففها بكل حرص، في درجات حرارة منخفضة. |
Rekor kıran sıcaklıklara sahibiz. | TED | لذلك فلدينا درجات حرارة تحطم الرقم القياسي. |
Kurtçuk amonyak içinde yaşıyor. Eksi derece ısıda sağ kalmış. | Open Subtitles | هذه الدودة تعيش في الأمونيا و تتحمل درجات حرارة أقل من صفر |
Ağaçlar beş ay boyunca - 40 dereceye varan soğuklarda hayatta kalmak zorunda. | Open Subtitles | وعلى الأشجار أن تعيش في درجات حرارة تصل إلى ما دون 40 درجة تحت الصفر لخمسة أشهر |
Ancak 1998'de bölgedeki deniz sıcaklığı yaklaşık 2 derece artış göstermiş. | Open Subtitles | ،لكن في عام 1998 ارتفعت درجات حرارة المنطقة بمعدل درجتين تقريباً |
Hall-Heroult hücresi yüksek sıcaklıklarda çalışır, alüminyum metalini sıvı tutacak kadar yüksek bir sıcaklıkta. | TED | خلية هال و هيرولت تعمل في درجات حرارة عالية، درجة حرارة عالية بما يكفي لجعل منتج معدن الألمونيوم سائلاً. |
Bu sistemlerin aşırı büyük kütleçekimleri gazdaki parçacıkları çok yüksek hızlara ivmelendiriyor. Yüksek hız ise yüksek sıcaklık demektir. | TED | الجاذبية الهائلة لهذه الأنظمة تقوم بتسريع جسيمات الغاز إلى سرعة كبيرة التي تعني درجات حرارة عالية جدا. |
Eğer bu konsantrasyonu arttırmaya devam edersek gelecek yüzyıl boyunca sıcaklık riskine maruz kalacağız ve bu nedenle 10 milyonlarca yıldır gördüğümüz bu gezegeni görmeyeceğiz. | TED | إذا ما تمادينا في زيادة هذه المعدّلات، فسوف نواجه خطر درجات حرارة لم نشهدها على كوكبنا منذ عشرات ملايين السّنين. |
Yüzyıldan beri on milyonlarca yıldan beri görmediğimiz sıcaklık riskini oluşturuyoruz. | TED | وفي ظرف عقد صرنا نواجه خطر درجات حرارة لم نشهدها منذ عشرات ملايين السّنين. |
Solunabilir hava, uygun sıcaklık... Bu yaşam desteği nereden geliyor? | Open Subtitles | هواء قابل للتنفس ، درجات حرارة معقولة من أين يأتى الدعم للحياة هنا ؟ |
Nagasaki 8 derecenin altında olacak, sıcaklık dünden 5 derece daha düşük. | Open Subtitles | ستشهد ناجازاكي انخفاض درجات حرارة بـ 8 درجات أي أقل بـ5 درجات عن الأمس |
sıcaklık düşerken, bu denizler dünyanın en zengin sularına dönüşüyor. | Open Subtitles | كما ان انخفاض درجات حرارة هذه المياه تعمل الى الارسال الى اغنى البحار في العالم |
Fairfax'de durum çok iyi değil ve kıyı boyunca dondurucu soğuklara maruz kalacağımızdan, en düşük sıcaklıklarımız olacak. | Open Subtitles | الوضع ليس أفضل في فيرفاكس و على طول الساحل أكثر درجات حرارة منخفضة لدينا سنخطو في الثلوج |
1700 dereceye kadar sıcaklıklara dayanabiliyor. | Open Subtitles | تعمل في درجات حرارة مرتفعة تصل إلى 1,700 درجة |
Bunlar daha yüksek ısıda yanar. | Open Subtitles | والتي تحترق في درجات حرارة أكبر. |
Dünya ile yaklaşık aynı boyutu ve sıcaklığı dört yüz dereceyi aşan yoğun atmosferiyle, sıvı su için çok sıcak. | Open Subtitles | بنفس حجم الأرض تقريبا و غلافه الجوي الكثيف يشهدُ درجات حرارة تتجاوز ال 400 درجة مئوية حار جداً على الماء. |
Burada yaşamak için - 20'lere düşen soğuklarda hayatta kalabiliyor olmanız gerekir. | Open Subtitles | للعيش هنا عليك النجاة من درجات حرارة تهبط لعشرين درجة مئوية تحت الصفر. |
Atomlar yüzlerce m/sn hızla ilerlediklerinde bunlar normal sıcaklıklarda bastırılır. | TED | الذرات الغارقة في درجات حرارة طبيعية، عندما تتحرك بسرعة مئات المترات في الثانية، |