"درساً" - Translation from Arabic to Turkish

• bir ders
• dersi
• ders vermek
• ders vereceğim
• ders olsun
• küpe
• ders vermeye
• dersini vereceğim
• sana
• kıçını
• tekmeyi
• gününü
• ders verelim
• tekme
• dersti

Günün birinde, biri karşı çıkacak ve sana iyi bir ders verecek!
في يوم من الأيام أحد سوف يقف لك شخص سوف يعلمك درساً

bir ders almasını ve vücudundaki bütün kemiklerin kırılmasını istiyorum.
أريدك أن تلقنه درساً وتكسر كل عظمة سليمة في جسده

Şimdi size hızlı bir tasarım dersi vererek bir deney yapmak istiyorum.
ولدي تجربة صغيرة لأعطيكم درساً في التصميم

Boğa güreşi dersi varmış ve eve 15 dakika geç gelmiş.
لأنه كان يلتقى درساً فى مصارعة الثيران ووصل إلى البيت بعد خمسة عشر دقيقة

Oh, Tanrım! Biz erkeklere ders vermek için dosdoğru uçuruma sürüyorlar.
يا للهول ، سيسقطون بها فقط لكيّ يعلمونا نحن الرجال درساً

Gidip bu piçlere bir ders vereceğim. En sonunda bunu tamamen çözeceğim.
سأشعر براحةٍ نفسية لو قمت بتلقينهم درساً قاسياً

Hayatım bana hiç de tahmin edemeyeceğim bir ders verdi Hugo.
علمتني حياتي درساً واحداً يا هيوغو، وليس الدرس الذي كنت أتوقعه

Size bir ders vermek için perili köşk tasarlayacağım aklınıza gelmemiştir.
و لكن لم تتوقعوا أنا أقوم بتزييف بيت مسكون لألقنكم درساً

Onların türüne nasıl davrandığımızı gösterecek bir ders vermemiz lazım!
يجب أن نعلمهم درساً بالطريقة التي نتعامل بها مع نوعهم.

Ona bir ders vermek istiyordu. O yarın dışarı çıkacak.
هو كان يحاول أن يعطيها درساً ستكون في الخارج غداً

Kung fu dersi için size 50 dolar veririm.
أنا سَأَعطيك 50 دولارَ لتعلمني درساً في الكونغ فو

- Lydia için talihsiz bir durum olsa da bundan şu yararlı dersi çıkarmamız gerekir ki kadındaki erdem kaybı telafi edilemez.
-لابد وان هذا الحدث محزن بالنسبة الى ليديا، يجب ان نستمد منه درساً مفيداً: وهو ان خسارة عفة الانثى لا يمكن استرجاعها.

Eğer aşk dersi verecekse, çok seksi öğrenme yetersizliği çekiyorum.
إذا كان درساً في الحب فعليكِ الحذر لأني أعاني إعاقة مثيرة في التعلم

Vurulduktan sonra size ders vermek için ölü taklidi yaptım
بعد أن تم إطلاق النار علي زيفت وفاتي لأعلمك درساً

Liz ve Martha benden yana. sana bir ders vereceğim. Ben eğitime inanırım.
ليز ومارثا خلفي، عندما أخبركِ أنه سيجب عليّ أن ألقنكِ درساً.

Bunu ders olsun diye yapmak istediğini söyledi.
ولقد قالت انها تريد القيام بذلك ليكون درساً.

Burada olanlar, kulağınıza küpe olsun.
ماذا يجري هنا أيجب أن نُعلمَ كل واحدٌ منكم درساً ؟

32 yaşındayım artık! sana ders vermeye falan da çalışmıyorum ayrıca.
أنا في الـ 32 الآن و أنا لا أحاول ان ألقنك درساً

Onlara dersini vereceğim. Benim zamanımdan kalma bir kaç şey biliyorum.
سألقنهم درساً ، سبق وفعلت الشنائع في أيامي

Bir dahaki sefere onu gördüğümde, kıçını tekmeleyeceğim!
في المرة التالية التي أراها فيها، سوف ألقنها درساً

Sonra da bas kıçlarına tekmeyi. Ama ben kıç tekmelemek istemiyorum.
لكني لا أريد أن أعلم الطفل الاخر درساً لا تتكلمي و فمك ممتلئ

Bana maval okuma ihtiyar yoksa sana gününü gösterecek birilerini çağırırım.
لا تحاضرني أيها المعتوه أو سأحضر أحدهم ليلقنك درساً

Boykot etmek yerine sen ve ben o mağazaya gidelim ve o züppelere bir ders verelim.
عوضاً عن المقاطعة أنا و أنت معاً نذهب لذلك المتجر و نلقي هؤولاء المتكبرين درساً

O kıçına tekme yemeyi hak eden hiç çekilmeyecek bir şehidimiz.
إنّه يلعب دور الشهيد على نحوٍ لا يطاق، بحاجة ليُلقّن درساً.

Sezgilerimizi test etmekteki zorluk öğrendiğim en büyük dersti; hemşirelere geri döndüm,
إن صعوبة إختبار هذه الأفكار كانت درساً عظيماً تعلمته عندما رجعت إلى تلك الممرضات لأتحدث إليهم.