İki düzine naylon çorap, 80 dolar. Yirmi şişe parfüm, 200 dolar. | Open Subtitles | دزينتان من النايلون بـ 80 دولار عشرون زجاجة عِطر بـ 200 دولار |
Sipariş fişleri elimde. İki düzine ütü. Yedi sayı fark atarım. | Open Subtitles | لديَّ القسائم، دزينتان من أجهزة الكوي، ذلك يجعلني متقدم بفارق 7 |
Maç güvenlik görevlileri, iki düzine görevli, içerde sizinle yan yana çalışacaklar. | Open Subtitles | و أمن البطولة حوالي دزينتان من الرجال سيراقبوا من الداخل بجوار الجماهير معنا |
Hala on dakikan ve iki düzine çay kaşığı var. | Open Subtitles | لازال لديك عشر دقائق و دزينتان من السكر لكي تضعيها في العلبه |
İki düzine kadını doğramış bir adama. | Open Subtitles | نعم.لرجل ذبح دزينتان من النساء |
Beni destekleyecek iki düzine polis memuru vardı. | Open Subtitles | لدي دزينتان من الشرطة التي ستدافع عني |
Etrafına bir bak. İki düzine adam. | Open Subtitles | أنظر من حولكَ, دزينتان من الرجال |
Beni destekleyecek iki düzine polis memuru vardı. | Open Subtitles | لدي دزينتان من الشرطة التي ستدافع عني |
- İki düzine koloninin o koloniyi desteklediği bir gerçeklikte. | Open Subtitles | - في واقع حيث تلك المستعمرة - مدعومة بواسطة دزينتان من المستعمرات المستقلة الأخرى |