"دعيت" - Translation from Arabic to Turkish

• davet
• dua
• çağırıldım
• çağırdım
• çağrıldım
• edildiğim

Sürekli insanlarla tanışıyorum. Bu hafta sonu partilere bile davet edildim.
كنت مشغولاً بمقابلة الناس حتى أنني دعيت لحفلات عطلة نهاية الأسبوع

İlk tuvaletin dizaynı sırasında, aile tarafından öğlen yemeğine davet edildiğimde evlerinin ana odasına girdim.
قمت بالذهاب الى الغداء, دعيت من قبل عائلة الى الغرفة الرئيسة في البيت كانت تعج بالدخان

davet edildiğim bazı konuşmalarda silahlı korumalar tuttum, insanlar beni işten attırmak için şikayet mektubu yazma kampanyaları başlatıyorlardı.
كان يحرسني رجال أمن مسلحون في خطاباتي أحيانا والتي دعيت إليها، أطلق الناس في محاولة بحشد حملات كتابة الرسائل لطردي.

Hatta tahliyemden birkaç hafta sonra, kendimi olmasın diye dua ettiğim bir şeyi yaparken buldum.
في الحقيقة، بعد بضعة أسابيع من إطلاق سراحي، وجدت نفسي أقوم بشيء لطالما دعيت أن لا أفعله.

Ögrendigimizde söyledigim korkunç seyler için Tanri beni affetsin diye dua ettim.
لقد دعيت بأن الله يسامحني عن كل الأشياء الفظيعة التي قلتها عندما عرفنا بعضنا.

Temsil ettiğim bir atık şirketiyle görüşmek için çağırıldım.
لقد دعيت للإستشارة من قبل شركة للنطافة أمثلها

Ben sizi ana kız misafirlerimi eğlendirin diye çağırdım.
لقد دعيت أم وابنتها... لتسلية ضيوفي ببعض الميلودراما

Ulusal seçmeleri geçtikten sonra Olimpiyat denemelerine çağrıldım.
وبعدما وضعت في المنافسة الوطنية دعيت للتجربة الأولومبية

Geçen hafta, tarihi bir hareket olarak, üç kadın bütün kiliseleri denetleyecek olan liderlik kuruluna davet edildi.
كما حدث الأسبوع الماضي، في خطوة تاريخية، دعيت ثلاث نساء لشغل مناصب قيادية الشيئ الذي تشرف عليه الكنيسة كلها.

Bir gün, önemli bir etkinliğe davet edildim ve bunun için yeni ve özel bir şey giymek istedim.
وفي أحد الأيام دعيت إلى حدث مهم، وأردت أن أرتدي ملابس جديدة خاصة بالمناسبة.

Bir gün, savaştan sonra modern Almanya'nın kurucusu olarak bilinen Şansölye Adenauer'i ziyaret etmem için davet aldım.
وكنت قد دعيت ذات يوم لزيارة المستشار أديناور والذي يعتبر من مؤسسي ألمانيا الحديثة منذ الحرب

Geçenlerde kölelik karşıtı bir topluluk beni konuşmaya davet etti.
دعيت مؤخراً كمتحدثة، في منظمة الدعوة لإلغاء عقوبة الإعدام.

Özgürlüğüne yeni kavuşmuş doğu bloku ülkelerinden ve Rusya'dan gelen eğitimcilerin katıldığı bir toplantıya davet edilmiştim.
وقد دعيت للإجتماع مع كبار رجال التعليم من أوروبا الشرقية وروسيا الحرة حديثا.

Bende bir ilk olarak Ulusal Parlamentoda konuşmak için davet edildim.
لذلك للمرة الأولى ، دعيت للتحدث أمام البرلمان الوطني

Gitmeye hazır değilim baba. Yemeğe davet edildim.
أنا لست على استعداد للمغادرة, ابي لقد دعيت لتناول العشاء

İşler o kadar kötüleşti ki, her gece artık ölse de, ikimizin de çektiği bu sefalete bir son verse diye dua ediyordum.
..لقد ساء الأمر , لدرجة أنني دعيت دعيت ربي كل ليلة ان يموت ويريحنا كلانا من معاناتنا

Durumu iyice ağırlaştığında, meleklere onu alıp götürmesi ve daha fazla acı çekmemesi için çok dua ettim.
عندما مرضت جداً انا دعيت بحيث تأخذها الملائكة بعيداً وسوف لن تعاني اكثر بعد ذلك

İlle de olacaksa başkasına olsun diye dua ettim.
لقد دعيت إذما حدث هذا الأمر بإن يحدث لشخص ما آخر

Şansıma, gezim tamamen boşa gitmedi de bir mum yakıp ruhuna dua ettim.
أشعلت شمعة و دعيت لموتك لكن أنا لست أرماني, لذا على الأرجح بأنها لن تعمل

Bu sabah Genel Müdür Yardımcısı'nın ofisine çağırıldım ve bu kabartmaların birebir kopyalarını gördüm.
هذا الصباح الذي أنا دعيت... إلى مكتب نائب المدير... وأنا شوّفت مضبوط نسخة ذلك الفرك.

Shiring kalesinden çağırıldım. O nasıl?
دعيت إلى قلعة شيرنغ , كيف هو ؟

Portre hazır. Şahidi bile çağırdım.
الرسمه جاهزه سيدي وقد دعيت شاهد ايضاً

Hatta TED'e bile konuşmaya çağrıldım.
لدرجة أنني دعيت لأتحدث في "TED".