Gerçek dediğin, acı çekmek, ter dökmek... faturaları ödemek ve artık sevmediğin bir kadınla sevişmektir. | Open Subtitles | الحقيقة هى الألم و العرق دفع الفواتير و ممارسة الحب مع امرأة لم تعد تحبها |
Gerçek dediğin, acı çekmek, ter dökmek... faturaları ödemek ve artık sevmediğin bir kadınla sevişmektir. | Open Subtitles | الحقيقة هى الألم و العرق دفع الفواتير و ممارسة الحب مع امرأة لم تعد تحبها |
Kazandığı her kuruşu evinde yalnız yaşayan annesine faturaları ödemesi için göndermiş. | Open Subtitles | أرسل كل سنت حصل عليه للمنزل لأم عازبة ليُساعدها في دفع الفواتير |
Yani eve elinden geldiğince uğrardı ama... bilirsin, faturaları ödemesi gerekiyordu. | Open Subtitles | أعني ، هو يرجع للبيت بقدر ما يستطع لكن ، تعرفين ، كان يجب دفع الفواتير |
Sanırım asalaktan ötürü ölmeme izin verecek çünkü faturalarını ödeyemiyorum. | Open Subtitles | ... أعتقد أنه سيترك الطفيليات تقضي عليّ لأنني لا أستطيع دفع الفواتير |
Baban şerif olabilir ama faturaları ödemeyi geciktiriyor. | Open Subtitles | ربما يكون والدك هو المأمور، ولكنه متأخر في دفع الفواتير. |
Bir süreliğine faturaları ödeyen aptal bir diziydi, hepsi bu. | Open Subtitles | كل ماكان ان هذا العرض المغفل ساعدني في دفع الفواتير لفترة من الزمن |
Biraz üzmüştür seni ama faturaları ödemek zorundayız. | Open Subtitles | اعتقد انهم سيضايقونك ولكن يجب دفع الفواتير |
faturaları ödemek oğlumuzu maddi anlamda desteklemek zorundaydık. | Open Subtitles | وكان علينا دفع الفواتير والحفاظ على الأسرة، ودعم ابني |
faturaları ödemek ve seninle ilgilenmek yeterince vaktimi aldığı için vakit bulamadım sanırım. | Open Subtitles | ما بين دفع الفواتير , ورعايتكما , لم يتسني لي متسع من الوقت للذهاب |
O okurken ben faturaları ödemek için çalıştım, sonra da aynısını o benim için yaptı. | Open Subtitles | عملت على دفع الفواتير في حين نال شهادته، وفعل الأمر نفسه الشيء لأجلي. |
faturaları ödemek için olmadığı kesin. | Open Subtitles | بالتأكيد لم يكن للمساعدة في دفع الفواتير |
Bu da faturaları ödemek, kızımı çimdirmek ve bir ev satın alabilmek için Carla'yla bütçe yapmak demek. | Open Subtitles | والذي يعني دفع الفواتير وتحميم ابنتي وادخار النقود مع (كارلا) ليمكننا شراء منزل |
Yani eve elinden geldiğince uğrardı ama... bilirsin, faturaları ödemesi gerekiyordu. | Open Subtitles | أعني ، هو يرجع للبيت بقدر ما يستطع لكن ، تعرفين ، كان يجب دفع الفواتير |
Sanırım asalaktan ötürü ölmeme izin verecek çünkü faturalarını ödeyemiyorum. | Open Subtitles | ... أعتقد أنه سيترك الطفيليات تقضي عليّ لأنني لا أستطيع دفع الفواتير |
Sevgilim faturalarımı ödemeyi bıraktığından beri elektriği kestiler. | Open Subtitles | منذ ان توقف صديقي عن دفع الفواتير لقد قاموا بفصل الكهرباء عن منزلي |
Ben sadece faturaları ödeyen bir çift güzel eldim. | Open Subtitles | كنتُ مجرد يدين جميلتين تستطيعان دفع الفواتير. |