"دليلًا" - Translation from Arabic to Turkish

    • kanıt
        
    • ipucu
        
    • kanıtı
        
    • ipucunu
        
    • kanıtını
        
    • delilleri
        
    • kanıtın
        
    • ipucunun
        
    • Kanıtlayamadık
        
    Yani kanıtlara göre karar vermek yerine zaten karar vermiş olduğun bir şey için kanıt çıkmasını mı bekliyorsun? Open Subtitles إذًا، فأنت تنتظر دليلًا لتُشير على شيء قد قرّرته بالفعل بدلًا من حسم أيّ شيء مبنيًّا على الدليل؟
    Net bir kanıt bulabilirsem öyle bir düşünce aklımdan geçti, evet. Open Subtitles قد خطرت الفكرة ببالي، نعم، إن وجدتُ دليلًا متينًا
    Bana bunu derhal söyleyebilirsin ya da seni kıçını kaldırıp mahkemeye gelmen için tebliğ ederim ve mahkemede neden polisten kanıt sakladığını izah edersin. Open Subtitles عليك أن تخبرني الآن وإلا سأستدعيك للمحكمه وبعدها بإمكانك التفسير للمحكمه لماذا أخفيت دليلًا عن الشرطه؟
    Pek ipucu sayilmaz bu. Dünyanin dört bir yaninda milyonlarca çalisani var. Open Subtitles هذا لا يُعتبر دليلًا حاسمًا، فتلك الشركة لديها ملايين العملاء حول العالم
    Savunma makamı, jürinin görevi suistimal ettiğine dair kanıtı olduğunu iddia ediyor. Open Subtitles هيئة الدفاع لديها دليلًا على سوء تصرّف من هيئة المحلفين هيئة الدفاع يائسة
    NYU kütüphanesinde. kartpostaldaki ipucunu takip ediyor. Open Subtitles -في مكتبةِ "جامعة نيو يورك" يُلاحق دليلًا حيال أمر البطاقة .
    Bunun kanıtını nereden bulabileceğimizi merak ediyorum. Open Subtitles أتساءل أين يُمكننا أن نجد دليلًا على ذلك؟
    Kızım yapmadığını söyledi, siz kanıt gösterene kadar bu iş böyle gider. Open Subtitles قالتْ ابنتي أنّ لا دخل لها بهذا، لذا حتّى تتبيّنين دليلًا يثبت النّقيض، فهكذا سنُواصل.
    - Ve farklı bir şey daha var. Arkasında kanıt bıraktı. Open Subtitles ثمّة شيء آخر مختلف حياله، لقد ترك دليلًا.
    Teorilerinin yanlış olduğuna dair adli kanıt olsun. Dava kapanır. Open Subtitles لندعه يكون دليلًا جنائيًا على خطإ نظريتهم، وتنغلق القضية.
    - Evrendeki ilahi bir plana kanıt istemiyor muydun? Open Subtitles وددت دليلًا على وجود خطة إلهية للكون، صحيح؟
    - Buyur bakalım. - Cesedi nereye koydun, Joe? Müşterimin bu işle alakası olduğuna dair elinizde kanıt yok. Open Subtitles لا تملك دليلًا على أن موكلي مُنخرط في أيّ من ذلك
    Biliyorsunuz ki bu kötüye gitmekte çünkü bu gezegende, nereden geldiğimizle alakalı somut bir kanıt bulabilme imkanımız yok ve bunu oluşturan her neyse 4 milyar yıl öncesinden beri kayıp. TED وتعلمون، إن الوضع يزداد سوءًا، لأننا لن نجد دليلًا ماديًا عن المكان الذي أتينا منه على هذا الكوكب، والسبب لذلك هو أن كل شيء عمره أكثر من 4 مليار سنة قد تلاشى.
    Dinozorlarda fosilleşmiş ciğer dokuyla ilgili kanıt bulamazken omursal boşluk bize yaşam süreleri boyunca bu hayvanların ciğerlerinin ne yaptığını anlatıyor. TED وبينما لا نجد دليلًا على أنسجة الرئة المتحجرة في الديناصورات، فإن الهوائية الفقرية تعطينا دليلًا على مهام الرئة خلال حياة هذه الحيوانات.
    Pek ipucu sayılmaz bu. Dünyanın dört bir yanında milyonlarca çalışanı var. Open Subtitles هذا لا يُعتبر دليلًا حاسمًا، فتلك الشركة لديها ملايين العملاء حول العالم
    Çünkü insanları nasıl geri döndüreceğimiz konusunda bize bir ipucu verir. TED لأنه يعطينا دليلًا لكيفية إنقاذ الأرواح.
    ''Başına bir şey geldiği zaman polise ipucu vermiş olur.'' TED "ففي حال حدوث مكروه لك، ستكون دليلًا في حوزة الشرطة."
    Bugüne kadar hiçbir kanıtı kaybetmedim. Rahatla çavuş. Open Subtitles أؤدي هذه الوظيفة منذ 15 سنة، ولم أفقد دليلًا قطّ.
    15 yıldır bu işteyim ben. Bugüne kadar hiçbir kanıtı kaybetmedim. Open Subtitles أؤدي هذه الوظيفة منذ 15 سنة، ولم أفقد دليلًا قطّ.
    Sadece bir ipucunu takip ediyorduk. Open Subtitles لقد كنا نتبع دليلًا
    Paralel bir nükleer programın tarafsız kanıtını bulmak için buradayım. Open Subtitles إني هنا لأجد دليلًا موضوعيًا عن برنامج نووي موازٍ
    Doğuda işlenen birkaç cinayete sizi bağlayan delilleri olduğunu iddia ediyor. Open Subtitles يدّعي بأنّه يمتلك دليلًا يربطكَ بجرائمِ قتلٍ حينما كُنتَ في الشَّرقِ.
    Sadece kanıtın olmadığını söylüyorum. Open Subtitles ما أقوله هو أنك لا تمتلك دليلًا
    Peki Klaus nerede? Ona Rebekah'tan bahsettiğimde, başka bir ipucunun peşine düşeceğini söyledi. Open Subtitles لمّا أنبأته بشأن (ريبيكا)، قال إنّه سيلاحق دليلًا آخر.

    Most frequent words and phrases

    Arabic-Turkish: 10k, 20k, more | Turkish-Arabic: 10k, 20k, more