Yani, herkesin önünde, kadınsılığı reddederek rolünü oynuyordu, değil mi? | TED | أترون، علنًا، كان يلعبُ دوره فقط، برفضه الأنوثة، أليس صحيحًا؟ |
Mühendislik değerlendirmelerinde/dergilerinde Bill rolünü şöyle tanımlamış: "Tartışmalara yol açarak sürece dürüstlük katmak". | TED | في مراجعات الهندسة، وصف بيل دوره بـ "إدخال النزاهة في العملية بقيادة النقاش." |
Her neyse, olacak olanlarda hepimizin oynayacak bir rolü var. | Open Subtitles | .حسناً. لكل فرد مننا دوره كي يلعبه في الأحداث القادمة |
Belki de Onun sırası gelmişti. Birkaç gün önce sana olduğu gibi. | Open Subtitles | لربما قد حان دوره كما كما كنت قبل يومين مضت |
İşte bu çocuk bizimle geldi ve içkilerimizi ısmarladık sıra ona geldiğinde dedi ki... | Open Subtitles | فى هذه المرة الوحيدة ذهب هذا الصبى معنا و قمنا بطلب مشروبنا و حين حان دوره قال |
Ve şu anda erkeğiyle çiftlerme sürecinde... ve ürtte bir diğer erkek kendi sırasını beklemekte. | TED | وهذه هي أجنحتها. وهي في مرحلة التزاوج مع هذا الذكر. وهنا ذكرٌ آخر ينتظرة دوره هو الآخر للتزاوج مع الملكة. |
Dünyanın atmosferine girmeden önce yörüngede 12 ya da 13 tur atabilir. | Open Subtitles | هو قد يعمل 12 أو 13 دوره قبل أن يدخل أجواء الأرض |
Mirketlerin başarısının sırrı herkesin toplum içi görevlerde sırayla yer almasıdır. | Open Subtitles | سِر نجاح السراقط أنَّ كل فردٍ يأخذ دوره في الواجبات المشتركة. |
bizim yerden bitme üstüne düşen görevi yaparsa ikimizde ilah olacağız. | Open Subtitles | لقد انهي ذلك القصير دوره من الصفقة كلانا سنكون عظماء |
Çocuğuna ismiyle hitap ediyor ve hayatındaki rolünü söylerken kısa ve direkt bir ifade kullanıyor. | TED | التصريح قصير ومباشر، دعوة الطفلة باسمها وتقبل دوره في حياتها. |
"Ben, Gratiano, dünyayı herkesin kendi rolünü oynadığı bir sahne olarak kabul ediyorum." | Open Subtitles | أحمل العالم لكن العالم يا جراتيانو هو خشبة مسرح حيث يمثل كل إنسان دوره |
rolünü ve benim için yapması gereken şeyleri bozdu. | Open Subtitles | أفسد ذلك من خلال دوره وما كان يجب أن يؤديه لأجلي |
Her bir avcının bu maceradaki rolü farklı ve her biri birbirine bağımlı. | Open Subtitles | كلّ صيّاد بين هذه الملايين يلعب دوره في الدراما ويعتمد الكلّ على بعضه |
Satış rolü gibi kültürel rolü de olan yeni bir tür mağaza istedi -- yeni bir tane -- | TED | لقد كان يبحث عن نوع جديد من المتاجر .. عن متجر جديد .. متجر لديه دور ثقافي إضافة إلى دوره البيعي |
Ördek besleme sırası ondayken, ekmeği evine götürüyor. | Open Subtitles | عندما اتى دوره لاطعام البط ,لقد اخذ الخبز الى البيت |
İkinizin de sırası gelecek. Ben oynamaktan sıkıldığımda. | Open Subtitles | جميعنا سيحصل علي دوره بمجرد أن أنتهي من اللعب بهم |
Bu akşam sıra ondaydı. Sonra da ben temizlerim. Yemekte ne olacaktı? | Open Subtitles | إنه دوره الليلة، وبعدها أنا أنظف وماذا عن الشاي؟ |
Kenarda kendi sahne sırasını beklerken, hâlâ notlar tutuyor, bir şeylerin üstünü çiziyordu. | TED | حينما كان يجلس وسط الجمهور في انتظار دوره للصعود إلى الخشبة، كان ما يزال يخربش بعض الملاحظات ويشطب أخرى. |
Onu hemen piste döndürmeliyiz yoksa bir tur geri düşeriz ve yarışı asla kazanamayız! | Open Subtitles | علينا الذهاب لإحضاره من هناك سريعاً وإلا سنفقد دوره أخرى ولن نفوز أبداً بهذا السباق |
Hey, çocuklar, sırayla yapalım, olur mu? | Open Subtitles | , يا رفاق , يا رفاق كل منكما يأخذ دوره , اتفقنا؟ |
görevi neyse onu yaptı. Ancak kazayı onaylamıyorum. | Open Subtitles | أدى دوره لكنني لا أوفقه على تصرفه |
Etrafına bir bak, biz Amerika'dayız Morisaki üstüne düşeni yapıyor. | Open Subtitles | اقرأ علامات الطريق, ...نحن في امريكا موريساكي يعمل دوره ... |
Ama bu dünyadaki rolünün, bir baba olmaktan daha önemli olduğunu çok çabuk kavradım. | Open Subtitles | لكني تعلمت مبكراً جدا ...أن دوره في العالم كان مهما أكثر من أن يكون أبا |
Bir sanatçının varoluşsal,sosyal ve politik etkisi Onun bağlı olduğu ulusun kültürel kimliğinin gelişimi için çok önemli. | TED | التأثير الوجودي والاجتماعي والسياسي الذي يملكه الفنان و دوره في تنمية الهوية الثقافية لأمته مهم جدا. |
Aşık boşuna ah çekmez suratsız rolüne çıkan rahatça surat asabilir sonuna dek. | Open Subtitles | والعاشق المغرم لن تتصاعد زفراته بلا مقابل والرجل المرواغ سيتم دوره فى امان |