Üstçavuş Highway, Binbaşı Devin acilen seni istiyor. | Open Subtitles | جانى هايواى . ميجور ديفين يريد ان يراك فى اسرع وقت ممكن |
Fakat, Devin'in benim fahişe fetişimi Christa'dan daha fazla, kabul edip etmeyeceğini merak ediyordum | Open Subtitles | ولكني كنت اتسائل اذا كانت ديفين ستتقبل خيالاتي حول العاهرات بطريقة افضل من كريستا |
Devin bu sözleri söylediğinde, sorunun benim fahişe fetişim olmadığını anladım. | Open Subtitles | عندما قالت ديفين هذه الكلمات فجأة تبادر الى ذهني ان المشكلة لم تكن بسبب خيالاتي حول العاهرات |
Bu arkadaşım Devon | Open Subtitles | -هذا هو صديقي "ديفين " -الأميرة "جاسمين " |
Ajan Devine'nın ön kapıdan fırladığını. | Open Subtitles | العميل ديفين يلاحق السافل خارج البوابة الأمامية |
Deven... - Hiç kimse senin gibi işleri yürütemez. | Open Subtitles | .. ديفين - لا أحد يستيطع أن يدير الأعمال مثلك - |
Ayrıldıktan sonra, Devin'i düşünmeyi bırakamadım. | Open Subtitles | بعد الانفصال لم استطع التوقف التفكير في ديفين |
Devin'i de reddetmesini umarak, davet ettim.. | Open Subtitles | وسألت ديفين اذا كانت ترغب بالمجئ معي وفي داخلي كنت اتمنى ان ترفض |
Paola'Nın yanına oturmak istiyordum ama Devin'in yanında oturmam gerektiğini hissettim. | Open Subtitles | اردت الجلوس بجانب باولا ولكني شعرت بانه يجب ان اجلس بجانب ديفين |
Tek istediğim, yatağa girip Devin'in yanına kıvrılmaktı. | Open Subtitles | كل مااردته هو التمدد على السرير واحتضان ديفين |
Devin'in alkol problemi olduğunun farkına varmaya başlamıştım. | Open Subtitles | بدأت اتنبه الى ان ديفين كانت لديها مشكلة في الشرب |
Devin'i oynayan aktrisin de gerçek hayatta alkol problemi vardı. | Open Subtitles | الان , يجب علي التوضيح بأن الممثلة التي تلعب دور ديفين لديها مشاكل في الشرب في حياتها الحقيقية |
Devin'e, bir fahişeye karşı koyabildiğimi söylemek için sabırsızlanıyordum. | Open Subtitles | متشوق ان اخبر ديفين بأني نجحت في المقاومه |
Devin, sadece 200 markımız kaldı. Bu oral seksi anca karşılıyor. | Open Subtitles | ديفين , لدينا فقط 200 مارك متبقية وهي تكفي فقط لي لاحصل على عمل قذر |
Otele döndüğümüzde, Devin bana oral seks yapmak için ısrar etti. | Open Subtitles | عندما عدنا للفندق , ديفين اصرت ان تعطيني عمل قذر |
Bu Brad, bu da Devon. | Open Subtitles | هذا براد وهذا ديفين |
Hey, Devon. | Open Subtitles | أهلاً يا ديفين. |
Devon, dikkat et. Kenneth koltuğunu ele geçirebilir. | Open Subtitles | من الأفضل أن تحترس يا (ديفين), فقد يأخذ (كينيث) وظيفتك في يوم من الأيام |
Ben Sean Devine, Dave'in eski bir arkadaşı. Bu Whitey Powers. | Open Subtitles | أنا شون ديفين, صديق قديم لدايف وهذا وايتي باورس |
Wisconsin Üniversitesi'nden Profesör Patricia Devine, gizli ön yargılarımızla nasıl mücadele edebileceğimizi ve bunları etkili bir şekilde azaltabileceğimizi bize gösterdi. | TED | المقدم من قبل البروفيسورة باتريشيا ديفين من جامعة ويسكونسن أظهرت لنا كيفية مهاجمة التحيزات الخفية بشكل مباشر وخفضها بشكل فعال. |
Deven. eger mümkünse kardeşlerle... görüşmem daha iyi olacak. | Open Subtitles | "ديفين"، إذا كان بالإمكان هو سَيَكُونُ أفضلَ أَنْ يَكُونَ عِنْدَي إجتماع مَع الأَخِّ الأكبر سنّاً. |
Sean Divine ve ortağı bugün Dave Boyle'a uğramış. | Open Subtitles | شون ديفين وزميله قصدا بيت دايف بويل |
Georgia'da bulunan parçalar. Satışların ucu burda, Jacksonville'de yaşayan Joey Davin adında birine çıkıyor. | Open Subtitles | الأجزاء وجدناها في (غورغيا) ، المبيعات قادت إلى (جوي ديفين) الذي يعيش هنا في (جاكسونفيل) |
Oh, su William Devane'e benzeyen mi? | Open Subtitles | اوه اليس هذا الذي يشبه ويليام ديفين |
Ancak bu kez, bu yıl işlenmiş olan Daphne Bell'le Şerif Yardımcısı Simon Grove cinayetlerine ilaveten, | Open Subtitles | في هذا الوقت بإمكاني القول بالإضافةلجرائمالقتلالتيحصلت مؤخراًفيهذه السنة لـ(ديفين بيل) ونائب المأمور (سايمون قروف) |