"ديڤيد برووكس" - Translation from Arabic to Turkish

    • DB
        
    • David Brooks
        
    DB: Ama bunu söylemek neredeyse yasak ilan edildi, bunu söylemek nasılsa senin bir çeşit bağnaz olduğuna işaret ediyordu. TED ديڤيد برووكس: لكن أصبح غير مسموح به أن نقول أن، لأنها أصبحت كعلامة أنك بطريقة ما يجب أن تكون متعصب.
    DB: Açıkçası, ne olduğunu o anlamıştı ama ben anlamadım. Yani biz neyi tartışıyorduk? TED ديڤيد برووكس: سأقول أنه فهم ما، صدقا، أنا لا أدري، ما هو طبيعة الجدل القائم.
    DB: Bence bu kısmı doğru ama doğru olan bir başka kısım daha var. Trump küresel bir hareketin parçası. TED ديڤيد برووكس: أعتقد الأمر صحيح من هذا الجانب، وهناك جانب آخر للقصة، وهو صحيح أيضا.
    DB: Evet, bence en iyi konuşmasıydı konuşmayla üzerindeki acayipliği attı. TED ديڤيد برووكس: نعم، أعتقد أنه أفضل خطاب له، لقد كان خاليا من غرابته.
    David Brooks: Evet, öyle düşünüyorum. TED ديڤيد برووكس: نعم، أعتقد ذلك.
    DB: Evet ve biz burada köprü olmaya çalışıyoruz, özellikle de Trump'a karşı küçümseme hisseden izleyicilere, Şunu söylemem şart, bu gerçek bir durum. TED ديڤيد برووكس: نعم، ونحن نحاول بناء جسور هنا، خاصة للجهور الذي لديه إزدراء لـ ترامب، من المهم القول، لا، هذا أمر حقيقي.
    DB: Muhafazakar tanınan biri olarak söylüyorum: Birincisi, muhafazakar olmak siyasetin sınırlandırılmasına inanmaktır. TED ديڤيد برووكس: في رأي، كشخص يعرف نفسه أنه محافظا: أولا، أن تكون محافظا هو أن تؤمن بمقيضات السياسات.
    DB: Ama her şey kaydı. TED ديڤيد برووكس: لقد تحول الأمر كله على أية حال.
    DB. Gerçek eninde sonunda ortaya çıkar. TED ديڤيد برووكس: أعتقد أن الحقيقة ستخرج بالنهاية.
    DB: İnanılmaz derecede muhteşem olduğumuzu. TED ديڤيد برووكس: فقط كيف أننا رائعون إلى حد الجنون.
    DB: Göçmenler meselesinde, ülkede çok fazla göçmen olduğu ve bunun ekonomik bir maliyet getirdiği geçerli bir bakış açısıdır. TED ديڤيد برووكس: حول موضوع الهجرة دعنا نجيز وجهة النظر أننا لدينا كثير جدا من المهاجرين في هذا البلد، وهذا مكلف إقتصاديا.
    DB: Sanırım aşırı iyimser davranıyorsun. TED ديڤيد برووكس: أعتقد أنك مغالية في تفاؤلك.
    DB: Aşağı Manhattan'da büyüdüğümü söyleyeyim. ABC Halıcılık, Strand Kitapevi ve Odeon Restorant üçgeni arasında. TED ديڤيد برووكس: هل يجب أن أقول أنني نشأت في منهاتن السفلى، في المثلث ما بين ABC Carpet، و متجر كتب Strand ومطعم أوديون.
    DB: "Kavga" ile ne kastettiğine bağlı. Eğer gerçek anlamda diyorsan, yanlış. TED ديڤيد برووكس: يعتمد الأمر على معنى كلمة "القتال."
    DB: Bizler nasıl ikna oluruz? TED ديڤيد برووكس: كيف يمكن إقناع أي منا؟
    DB: Pek çok şey ileri sürülebilir ama "faşizmin çöküşü" ile "otoriter rejim"-- bunlar insanlara çok aşırı geliyor. TED ديڤيد برووكس: رأي أن أغلب النقاش، على أية حال، مع "فاشية أنيقة،" "شمولية" -- هذا يشعر الناس أنهم فوق القمة.
    DB: Ben sadece izlemiyorum, ayrıca düşünüyorum. Ayda en az bir kez toplanan bir organizasyonun üyesi iseniz size benzemeyen insanlarla doğrudan temasınız oluyor, bu hepimizin sorumlu olduğu bir şey. TED ديڤيد برووكس: لا أعتقد أن بالمشاهدة فقط، أن تكون جزء من منظمة تجتمع شهريا مرة على الأقل والتي تضعك في إتصال مباشر مع ناس ليسو مثلك على الإطلاق هو شيء لدينا جميعا مسؤولية مشتركة تجاهه.
    CA: Yani çok sayıda olduğu. DB. Özellikle de İngiltere'den gelenler! TED كريس أندرسن: أنا لدينا الكثير -- ديڤيد برووكس: المهاجرون إلى هذا البلد، خاصة من بريطانيا.
    DB: Amerikalı bir gencin, ebeveynlerinden daha yüksek aylık ücret alma olasılığı, bir kuşak önce %86 idi ve ben bunu başardım TED ديڤيد برووكس:احتمالات أن يزيد مرتب شاب أمريكي مرتب والديه -- منذ جيل، هو 86% قاموا بذلك.
    DB: Bu fazla sürmez. TED ديڤيد برووكس: فترة دوام ذلك قصيرة.

    Most frequent words and phrases

    Arabic-Turkish: 10k, 20k, more | Turkish-Arabic: 10k, 20k, more